Nizamettin KORUCU


Şehirde Evin Var mı?

Şehirde Evin Var mı?


Geçtiğimiz gün hava kapalıydı. Vakit akşama doğru ilerliyor.  Doğup büyüdüğüm şehrin ana caddesinde batıya doğru yürüyorum. Kim bilir kaçıncı yürüyüşüm bu. Cadde kalabalık sayılmaz. Aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya kimi yalnız, kimi çift, kimi gurup halinde kızlı erkekli, yaşlısı, genci birçok insan yürüyor. Caddenin sağındaki kaldırımdan yürüyorum. Karşı kaldırım kenarındaki dükkanlara bakıyorum. Eskiden var olan birçok dükkânın yerinde şimdi yenileri var. Bazılarının yerinde kapalı iş merkezi devasa haliyle duruyor. 
Sonra tam karşı yönde ufka bakıyorum. Havuz başında çam ağaçlarının tam üstünde gri bulutlarla kapalı gökyüzünün alacalığına bakıyorum. İşte ben bu şehri tanıyorum diyorum kendi kendime. O gün o saatte bana tanıdık bulutlarla karşılaşmanın hüzün dolu saadetini yüreğimde duyarak yürüyorum.

Şehrin tanıdık sokaklarında yürüyorum bazen. Kenarda köşede yahut orta yerde birkaç ay önce sapasağlam şimdilerde biraz daha yorgun, hemen hemen hepsi boş, bazılarının kapılarına hatta pencerelerine duvar örülmüş eski taş evler var. Çoğunun dış duvarları beton sıvalı.  Geçtiğimiz haftalarda sapasağlam bir taş evin yanındaki evlerle beraber yıkıldığını görmek iç burkucuydu. 
Sayıları çok az kalan eski evlerin sahiplerini soruyorum bazılarının isimleri veriliyor. Tanımıyorum, nerededirler, kimdirler bilmiyorum. Kimisinin varislerinin çok olduğunu, kimisinin sahibin ne satmaya ne kiraya yanaşmadığını duyuyorum. Bu evlerin sahipleri bu yazımı okusalar, bu evlerini onarsalar kiraya verseler yahut orijinal haliyle kullanabilecek kişilere satsalar.

Köylerde de boş olan onlarca ev var. Bazılarına sahipleri ayda yılda bir geliyor, kısa bir süreliğine kalıyor ve gidiyorlar. Bazılarına ise sanırım ne uğrayan var ne gelen bomboş harabe olmaya doğru gidiyor,  yazık.

Büyük şehir belediyemiz bu evlere sahip çıksa, şehrin son izleri olarak korusa, onarımlarına destek olsa. Biliyorum çok katlı çok daireli evler çok para ediyor. Lakin hiçbiri kısa bir hayatta borç içinde yaşayarak ömür tüketen birçok ailenin sıkıntısına değmiyor.

Şehrin nüfusu son kırk elli yıldır bazen artıyor bazen eksiliyor. Son durumda nüfusta azalmanın olduğunu görüyoruz. Binlerce yapılan konuta rağmen konut problemi çözülmüyor. Nüfus azalıyor ev sayısı artıyor insanlar yine ev sıkıntısı çekiyor. 
Bankaya, faize, borca harca girmeden ev sahibi olmak zordan öte, çünkü çoğu insan hayalini bile kuramıyor ne yazık ki.
Artık çözüm üretme ve uygulama makamındaki insanların meseleye acilen kısa, orta ve uzun vadede el atmaları lazım.