Orhan BOZKURT


Serçe ve kedi misali

Serçe ve kedi misali


Öyle soğuk, öyle soğukmuş ki, öfkeli bir çığlık da atsan, aşk dolu bir cümleyi de bağırsan gideceği yere varmadan buz gibi havada buz tutar yere düşermiş o ses.

İşte öyle bir mevsimde, yani ak ayazların kar’ı bile karartarak kara kara düşündürdüğü bir coğrafyada, minik bir serçe uçmak için havada çırpınırken, çırptığı kanatları birden donuvermiş ve vurulmuş gibi düşmüş yere. Tam ölecekken oradan geçen bir inek üzerine pislemiş; donarak ölmesine kalbinde bir atımlık canı kalan serçe, pisliğin sıcaklığıyla yeniden hayata dönmüş. Bunu gören aç bir kedi yaklaşmış serçeye, “a benim kartal bakışlım, şahin kanatlım, yakışır mı sana bu pisliğin içinde kalmak, “ diyerek çekip çıkarmış bulunduğu yerden, önce yalayrak ve güzel sözler söyleyerek temizlemiş, sonra da midesine indimiş.

Bütün bu olanları bir kuytuda izleyen bilge köpek, bilgisine bir yenisini eklemiş ve demiş ki, “anlaşılan bir canlının başına gelen pis şey her zaman onun için kötülük değildir; yine anlaşılan o canlıyı pislikten çıkartan da onun iyliği için değil, kendini düşündüğündendir.”

Yeri midir, zamanı mıdır bilemem; ama bu sıcak günlerde buzlu ve anlayana da biraz tuzlu gelecek bu kıssayı paylaşmak istedim. Belki benim gibi birileri de hissesini alır bu kısa hikâyeden!


İster toplumla, ister bireysel ilişkilerinizde;ister dost atışmasında, isterse post kavgasında olsun; eğer çeşitli bahanelerle gerçekleri söylemeyip çeşitli bahanelerle halkınızı veya arkadaşınızı aldatıyorsanız toplumda veya dostunuzda kanayan bir yara açarsınız… Belki o yara hep kanar; ama siz ölürsünüz!

Sizin iyliğiniz için yapıldığını sandığınız bir şey her zaman sizin iyiliğiniz için olmayabilir!