Abdurrahman ZEYNAL


TARİHİ BÖYLE OKUMAK LAZIM

TARİHİ BÖYLE OKUMAK LAZIM


Profesör Doktor Azmi Özcan,'ın 17.01.2025 tarihinde Türk Tarih Kurumu'nda vermiş olduğu "Türk Tarihine Bütüncül Bakmak(Tarih Bize Ne Söyler) başlıklı konferansın özeti.
(Osman Erenalp) 
*
"Tarih bilgi alanıdır. İstismar alanı değildir. Biz malesef ikincisini tercih ettik."
"Bugünün dertlerini tedavi etmekte yüz elli yıl önceki ilaçları kullanıyoruz; onun için de sürekli başımız eğik geziyoruz. Çok uzaklarda değil saçaklarımızın dibinde, gözümüzün önünde 50.000 masum katlediliyor, hiçbirimizin kılı kıpırdamıyor."
"Kutadgu Bilig'de de belirtildiği gibi, sadece bilmek yetmez; bir de bildiğini kılmak gerek. Bildiğini kılmak için de gönül gerek."
"Tarihin uzunca bir döneminde Amerika kıtası hariç dünyanın geri kalanının efendisi biz idik. Bir gün geldi zelil duruma düştük."
"Kadim çağlarda, yakın ve aynı coğrafyayı paylaştığımız Çinliler ve Hintliler, Nuh Nebi zamanında nerede iseler bugün de aynı yerdeler. Biz ise dünyanın dört bir tarafına dağıldık ve gittiğimiz her coğrafyada devletler kurduk."
"Gittiğimiz o coğrafyalarda başka milletlerle kaynaştık. Bugün moğolları da dahil edersek toplam nüfusumuz 300 milyon. Bunun yanında Hintliler ve Çinlilere baktığımız zaman ikişer milyar nüfusa sahipler."
"Sadece Hindistan'da on'a yakın devlet kurduk. Babürler bu devletlerin sonuncusuydu."
"Maalesef tarih kitaplarımızda Oğuz çizgisi dışındaki Türk tarihine yer verilmez. Onun için konferansımın başlığını "Tarihe Bütüncül Bakmak" olarak belirledim."
Bizim kurucu metinlerimizin Türkçeye çevirilerek müfredata konulması gerekir Orhun abidelerinin  tercümesini Danimarkalı Thomsen 1894'de yaptı. Kutadgu Bilig  günümüz Türkçesine daha yeni çevrildi."
Kanunî döneminde Hindistana yardım için giden Şeydi Ali Reisin yazdığı Miratu'l-Memalik Almanlar tarafından 1711'de, İngilizler tarafından 1865'de tercüme edildi. Biz bugünkü alfabeye 
1973 te aktardık. Böyle binlerce örnek verebilirim. 
"Nice definelere malik viraneler"in ete kemiğe bürünmüş haliyiz biz. Neden biliyor musunuz? Dünyanın sözünü söyleyen bilime gereken önemi vermediğimiz için. Öğrencilerini yirmi yaşına geldikleri zaman tesadüfen meslek sahibi yapan bir sistemi hala yaşattığımız için bu haldeyiz."
"Allah adildir dünyanın en ücra yerlerindeki toplumlar da dahil her toplumun nitelikli oranı, yani toplumu idare eden söz sahibi kesim %8 dir. Bizde de öyledir. Tarihi bununla inşa edersiniz. Ama kültürler arasındaki farkı bu %8'i nasıl yetiştirdiğiniz ve nasıl istihdam ettiğiniz belirler. Biz ise israf ediyoruz."
Ülke olarak bir iddianız var ise, öncelikle  milletinizin ansiklopedisini yazmanız gerekir. İkinci olarak da milletinizin atlasını oluşturmanız icap eder. Tarihte devlet olarak, hakanlık olarak, hükümet olarak, irili ufaklı 162 siyasi teşekkül kurmuş bir milletiz. Benim de içinde bulunduğum bir heyet 2 yıl önce bu atlası oluşturduk. Üçüncü olarak da siyasal kurucu metinlerimizin, dini tefekkür metinlerimizin, kroniklerimizin her nesil için neşriyatı gerekir."
"Sokaktan çevirdiğiniz birisine Türklerin tarihe armağan ettiği 10 şahsiyetin ismini say deseniz sayamazlar halbuki tarihin ikinci neşvüneması bizimle olmuştur. İslam tarihinin sahip olduğu ne kadar fikir, bilim, sanat erbabı var ise Türkistan coğrafyasından çıkmıştır. Ancak o dönem bilim dili Arapça olduğu, kitaplarını ve isimlerini Arapça yazdıkları için bunlar Arap zannediliyor. Bunların isimlerini zikrettiğiniz zaman,  toplum "ama O Arap değil mi" diyor. Halbuki bunların hepsi bizim değerlerimizdir."
"Dünya haritasının 1900'lü yıllarda yüzde doksanı'na Batılı sömürgeciler hakimdi. Geriye kalanını da boyun eğmeyen Türkler oluşturuyordu. Öyle olunca Batılılar Türkleri tarihten çıkartarak bir tarih sunumu yaparlar ki, o takdirde tarih kendileri açısından tamamiyle güllük gülistanlık haline gelmektedir. Onun için Türklere kızarlar. Siz olsanız kızmaz mısınız? Onun için yapmak istedikleri, Türklerin tarihini bölüp parçalamaktır."
"Türk tarihini Oğuz damarından sürdürmek istiyorlar. Halbuki diğerleri de Türk. Onlar da bizden. Siz zannediyor musunuz ki, Osmanlı'nın çok kısa sürede Balkanlardaki hakimiyetinde yüzlerce yıl önce oralara yerleşmiş bulunan Türk kavimlerinden kalanların rolü yoktu. Osmanlı ordusunda Kıpçaklar vardı, Kumanlar vardı, Peçenekler vardı, ama Hristiyan kimlikleriyle vardı. Zannediliyor ki o topraklarda Slavlar Adem aleyhisselam'dan beri yaşıyorlar. Hayır Türk kavimleri  IV. yüzyıldan itibaren oralara yerleştiler. Sılavlar ise VII. yüzyıldan itibaren ortaya çıktılar. Bugün dünyanın yarısına hakim olan Ruslar XVI. yüzyıldan itibaren Türklerin aleyhine gelişen bir olgudur. Ruslar Osmanlılarla Kırım hanları aracılığıyla ancak diplomatik irtibat kurabilirlerdi. Bugün Rusya'yı oluşturan toprakların büyük bir kısmı kadim Türk topraklarıdır. Bunu tarihe şerh düşmezseniz, gelecek nesiller geçmişinden bihaber kalırlar. Benzer bir hatayı kadim Türk toprağı olan Türkistanı Orta Asya diye zikrederek de yapıyoruz."
"Memlük devleti kendi kaynaklarında kendisini Türk devleti olarak, yine Karahanlılar kendilerini Türk hakanlığı olarak isimlendirirken, biz birine Memlük demişiz, diğerine Karahanlılar ismini vermişiz. Bu isimlendirmeler bilinçli ve kasıtlı bir tercihin sonucudur. Çünkü benim o mekanlarla bağımı koparmaya yönelik bir tercihtir. Bu şekilde bağım koptuğu zaman, gelecek nesiller kendilerini oralarla aynileştiremezler."
"1925 yılında Halep'in yüzde 60'ı Türk idi. Kaynaklarımıza baktığınız zaman Suriye toprakları Batı Türkistan olarak isimlendirilir. Adına Suriye diyerek Bizimlr bağını koparıyor, sonra da oradan gelenlere Suriyeli mülteci diyoruz. Bulgaristan'dan gelenlere biz mülteci mi dedik? Bosna hersek'ten gelenlere mülteci mi dedik? Bosnalı muhacirler dedik. Bulgaristan'dan  gelenlere de muhacirler, kardeşlerimiz dedik. Ama Suriye ile bağınızı kopartırsanız, o zaman oradan gelenlere de Suriyeli mülteciler dersiniz. Zannediliyor ki, o coğrafyayla bizim irtibatımız 1517'de başlamıştır. Bizim irtibatımız Abbasiler dönemine kadar gider. Abbasiler kendi güvenliklerini Türklere emanet ettiler ve Abbasi devleti zaafa düştüğü zaman Tolunoğlu Ahmet Mısır'da istiklalini ilan etti. Yıl 868. Suriye'de o zaman Mısır'a bağlıydı. O tarihten sonra Suriye, Lübnan, o coğrafya hep Türkler tarafından yönetildi. Tolunoğullarından sonra İhşidler onlardan sonra Atabeyler sonra Memlüklüler bunların hepsi Türk idi. Biz o topraklarda Araplardan daha uzun süre var idik; kültürü de bizim tarafımızdan yoğrulmuştur. Tarihe bütüncül bakmazsanız, Amerika kıtası dışındaki bütün  dünya coğrafyasında ruçhaniyetinizin bulunduğundan habersiz kalırsınız."
"Türkler tarihte 11 defa alfabe değiştirmişlerdir. Bu bir zafiyet değildir. Bu tamamiyle gittikleri coğrafyanın kültürüne hakim olma gayretinden kaynaklanmıştır."
...
...Osman Erenalp sf.
Alıntı