Abdurrahman ZEYNAL


TERBİYE, EDEP VE AHLAK YOKSA

TERBİYE, EDEP VE AHLAK YOKSA


İnsan çocukluk ve gençlik döneminde alacağı eğitimin kalitesine, anlayış ve görüşlerine göre şekillenir. Bu nedenle terbiyeli çocuk, ahlaklı çocuk; güzel çocuktan güzeldir. Terbiye; ruhun ve maneviyatın güzelliğidir. Terbiyesiz veya ahlaksız kalmışlardan nefret etmek yerine, onları eğiterek topluma kazandırmak gerekir. Dışlamak veya acımak yerine toplumsal değerleri kullanarak faydalı birey haline getirmek amaç olmalıdır.
Terbiye; çocuğun kabul edilen iyi duygular içinde büyütülmüş olması, fikri, zihni, ruhi kabiliyetleri gelenek ve görenekler doğrultusunda eğitilmesiyle sağlanır. Terbiye edilmiş çocuk aynı zamanda edeple donanmış, ahlakla bezenmiştir.
Terbiyenin bedene ve fikre ait kısımlarını herkes düşünebilir. Fakat asıl işe yarayan terbiye hissinin ne olduğunu ve nasıl bilindiğini idrak etmektir. Buda edeptir.
Ruhları ayna gibi parlak, fotoğraf gibi tesirli olan çocukların ilkokulu evleri, ilk mürebbiyeleri anneleridir. Onun için anneler yüksek seviyede edepli, ahlaklı, kültürlü ve yüksek erdemlerle donatılmalıdır.
Çok defa kıyafet hissi; histe kıyafeti tasvir eder. Kıyafet yapmacık bile olsa hal ve hareket hisleri açığa çıkarır. Ortaya konan tavırları, iyi veya kötü fikir ile hislerdeki terbiyeyi gösterir.
Milletin gelişip büyümesinin en doğru en kestirme yolu hislerdeki, duygulardaki terbiyenin olgunlaşmasıyla mümkündür.
Kız, erkek ayırımı yapmadan herkes okutulmalıdır. Zihinler; şiirle, romanla, edebi sanatlarla süslenmeli, edeple, ahlakla güzelleştirilmelidir. 
Fikirde sağlamlık, ruha metanet, azme kuvvet vererek mevzular nakış nakış işlenmelidir. Böylece millet; kalpleri kuvvetli, fikirleri sağlam bireylere sahip olur.
Kızlarımızı birer çiçek gibi terbiye edip, incelik, nezaket, ahlak ve erdemlilik içinde hayatını devam ettiren, topluma faydalı örnek insanlar olarak yetiştirmeliyiz. 
Terbiye başlı başına bir güzelliktir. Yüce duyguları takdir, fikrin hakiki terbiye ile aydınlatılmış olmasına bağlıdır. Zengin serveti, fakir güzelliği ve terbiyesi için sevilir. Cahil terbiyeli ise sevilir. Âlim terbiyesiz ise sevilmez. Bu asla unutulmamalıdır.
İnsanlar, erdemli, anlayışlı, yüce duygulara sahip olmakla insan olur. Büyüklükte söz sahibi olamayan, büyüklük fikri taşımayan toplumlar ve milletler yok olmaya mahkûmdur. Büyüklük fikri, din hissi, vatan, millet ve namus hissi demektir. Danilewskinin deyimiyle “bir millet yeryüzünde ikinci millet olmayı kabul ederse yok olur”.
Bir milletin ıslahına, kötülerin imhasıyla değil, çocukların iyi bir eğitim ve terbiye süzgecinden geçirilmesiyle olur. Ninni çocuklara ilk önce verilen terbiye duygusudur. Çocuk; kulaklarında inleyen ninni nağmeleriyle büyütülürse milletin geleceği o kadar iyi olur.
Sosyal terbiyede birlik ve beraberlik göstermeyen millet başka milletler tarafından yutulur. Galip milletin kültürü içine girerek ona benzer. Çünkü terbiye, terbiyeyi, medeniyet medeniyeti yutar.
Sosyal terbiyeye sahip milletin kendisi melek, vatanı ve evi cennet olur. Terbiyeli insan her lafı düşünmek için dinler. Reddetmek için değil. Bu insana güven ve saygınlık kazandırır.
Terbiyeli adam, günün adamı değil hakikatin adamıdır. Günün adamı olan gün değiştikçe değişir. Hakikatin adamı ise hiç değişmez, aynı kalır. Günün adamı isimsizdir. Gerçeği insanların nazarında değil, hakikatlerin nazarında arayandır. Doğrunun eğrisi, eğrinin doğrusu da eğridir.
Sonuç olarak cemiyet, toplum ve millet için terbiyeli, edepli, ahlaklı, moral değerleri yüksek çocuk yetiştirmek Ana ve babanın başta gelen vazifesidir. Ancak mahalle, şehir, basın ve yayın araçları, devletin, kamu kurumlarının görevi ana ve baba tarafından yetiştirilen çocukları korumak ve kollamak olmalıdır. Ailede aldığı terbiyeyi yükseltmektir. Çünkü “çocuk aziz terbiyesi ondan azizdir”.
Sonuç olarak terbiye, edep ve ahlak bir toplum için olmazsa olmazdır.