Devletlerin, milletlerin tarihi sevinç, acı, üzüntü, savaş, barış ve çekişmelerle doludur. Osmanlı devletinin son günlerinde ABD’lilerle ilgili pek çok zıtlaşmanın varlığı bize düşünmemizi ve ona göre tedbir almamızı söyler.
Amerikalı Misyonerlerin 1820’lerden itibaren Osmanlı Coğrafyasını mesken tutması, misyoner okullarının açılmasıyla başlamıştır.
Bu okullar açık olduğu sürede Türk Milletinin lehine bir fayda sağlamadığı gibi Rum, Ermeni, Bulgar ve diğer etnik gurupları örgütleyerek Osmanlı devletini içten zayıflatmaya ve yıkmaya çalışmışlardır.
1900 yılında misyoner okullarıyla ilgili problem çıkınca Amerikan donanması önce İskenderun limanını topa tutmuş, peşine Çanakkale boğazını geçerek Dolmabahçe önüne demir atmış ve Osmanlı devletinde istedikleri tavizleri koparmışlardı.
Özellikle 1840 sonrası Trabzon, Erzurum, Harput, Muş, Van, Diyarbakır, Mardin, Siirt ve Kerkük’e kadar geniş coğrafyada misyonerler yetimhaneler, Hastahaneler, okullar açarak Hıristiyan ahali üzerinde ciddi etkiler oluşturdular.
Özellikle Ermeni çete başlarının bu okullarda yetişmiş olması ciddi boyutlara ulaşması ibretliktir.
