Geçen yazılarımda; bu mücadelenin hızlandığını ve Cumhurbaşkanlığı makamının da bu etkinliğe / savaşa katıldığını iç işlerinin devamlı desteklediğini;
Fakat kökü kazınamadığını, satıcıların sık sık yakalandığını,
BU İLLETTEN, BU ZEHİRDEN KURTULMAK İÇİN; Geniş, derinlemesine, detaylı ve bilimsel raporlar hazırlanması gerektiğini, eğitimin, sevgi ve şev katın çok çok önemli olduğunu belirtmiştim…
Bu yazımda da eksik kalanları tamamlamağa çalışayım.
Aileler, çocuklarını neden eğitmez, eğitemez, ilgilenmez veya sokağa salar?
‘’Bu sorunun cevabı bulunmalı! ‘’Demiştim… Doğru teşhis, doğru tedavi yapılmalı…
Çocukların barındığı yurtlarda da bazı olumsuzluklar oluyor:
Bu kurumların (Resmi yerler, yuvalar, yurtlar, okullar... ), çevresine; yetkililer, çelik duvar örmeli. Örmeli ki çelik duvarları ajanlar, uyuşturucu baronları, uyuşturucu makinaları bu duvarları yıkamasın…
BU duvarlar hem maddi, hem manevi olmalı ki tam fonksiyonel olsun/ korusun…
Bu çelik duvarlar, iyi yetişmiş çelik kalpli personellerle; yönetici, eğitimci, güvenlikçi ve yardımcı personellerle tahkim edilir!
İşte bu fiziki ve ruhi korumalarla sinerji yaratılıp mutlu güzelliğe, mutlu sona ulaşılabilir!
Hiçbir zararlı akım ve kimyasal madde “bu yuvalara /ünitelere” yönelmemeli ve girememeli!
DİĞER BİR KONU:
BU UYUŞTURYCU MESELESİ, sadece bizim değil tüm ülkelerin sorunu:
Para için bu işi yapanların (Uyuşturucu tacirleri, mücadelesi, kurutulması en zor olan kısım.), sıkı takibi ve caydırıcı olacak şekilde cezalandırılması. Bu hususta acıma ve af olmamalı.
Çünkü geleceğimizi; çocuklarımızı, insanlığı zehirliyorlar. Dünyamızı karartıyorlar...İki ana grup var;
Biri, maddiyat için zehir saçanlar, Milleti zehirleyerek, sağlığını bozarak ve öldürerek para kazananlar!
Diğeri, meyil edenler, alışanlar, alıştırılanlar ve kullananlar.
BİRİNCİ GRUBA: Polisiye ve cezai işlemler daha ağır uygulanmalı. (Tabi ki uygulanıyor ama yetmediği görülüyor...)
İKİNCİ GRUBA (çoğu, suçsuz, mahzun ve güçsüz);
Bu gruplara da eğitim, eğitim, eğitim ve koruma, koruma, koruma (maddi ve manevi koruma) …. Sadece fiziksel koruma değil; ruhlarını, kalplerini ve psikolojilerini de koruma…
Önceki yazılarda kısmen bahsedildi!
Tüm acı olumsuzlukların yanında; asayiş bozuluyor, kavgalar, trafik kazaları, cinayetler artıyor!
Uyuşturucu sadece bizim değil dünyanın sorunu; biz ülkemize ve Erzurum’a dönelim…
Uyuşturucu tüm ülkelerin sorunu, biz bize dönelim demiştim:
+++ Biz ülkemiz ve Erzurum daha şanslı…
İslam inancı, üstün bir kültür ve oldukça düzenli bir hayatla insanlarımız donanmış, teçhiz edilmiş. Ahlak ve gelenek değerlerimiz sağlam, yapıcı ve ulvi.
+++ Toplumun; bu anlayışını, bu gücünü ve bu değerleri, en iyi şekilde kullanmamız ve yararlanmamız lazım.
+++ Bu toplumda ve ilimizde başarılı olunmasa; hata ve yetersizlik bizdedir!
Ama bu kutsal değerleri, ilahi emirleri, kültürü ve güzel davranışları; aileye, topluma, çocuklarımıza ve gençlerimize ne kadar ulaştıra biliyoruz, benimsete biliyoruz?
Bence yetersiz! Kırılma noktası burada…
Bu nedenlerle; İslam inancı ve emirleri doğru olarak ve ahlak değerleri tam olarak; çocuklarımızın ve gençlerimizin kafasına yerleştirilirse, özümsetilirse, dimağları doyurulursa, kalpleri doldurulursa ve gelecekleri için güven sağlanırsa:
? Bunlara, hiçbir zararlı fikir etki edemez ve hiçbir kimyasala ilgi duymazlar.
??Bunu, yukarıda sayılan uzman heyeti ve ilgililer, yapabilir ve yapmalı…
Bu etik kurulun kurulmasını Sayın Valimiz emrederek kurdura bilir.
Bu savaşta önde gitmek; önce ilgili ve yetkililere, sonra da hepimize düşüyor!
Gayretsiz ve emeksiz hiçbir şey olmaz, iyi ürün alınmaz ve başarı sağlanamaz…
Çalışmanın ve emeğin karşılığını, Yüce yaradan muhakkak verecektir!
Uyuşturucunun; önce İlimizden, Ülkemizden, sonrada tüm dünyadan temizlenmesini, Yüce Mevla’mdan diliyorum…
Hoşça kalın.