Yıl 1918. Yer: Erzurum. Savaştan önce mamur, evleri, binaları, üretim alanları olan bir şehir.
Savaş sonrası yanmış, yıkılmış, yiyecek ekmeği, ekecek tohumu olmayan bir şehir.
Tüten bacaları tütmez, nüfusu 80 binden 8 bine düşmüş bir şehir.
Vilayet nüfusu sekiz yüzbinlerden iki yüz binlere düşmüş şehitler yurdu olmuş bir şehir....
Genci olmayan, hasta ve sakatı çok olan mazlum bir şehir.
Doktoru, eczacısı, öğretmeni olmayan hayalet bir şehir.
İşte böyle bir şehir bir yıl sonra yıkıntılar içinde 17 Haziran vilayet kongresini topluyor.
Böyle bir şehir bir ay sonra Türkiye Cumhuriyetine giden yolun başlangıcı olan 23 Temmuz Erzurum Kongresini topluyor.
Vatan bir bütündür parçalanamaz diye haykırıyor.
Manda ve himaye kabul edilemez deniyor.
Vatanın her karış toprağı savunulacaktır beyanını tüm dünyaya iletiyor.
İşte yüz yıllık süreç böyle azimle başlıyor.
Harpten çıkmış viraneye dönmüş şehre orta Anadolu’ya giden muhacirler yeniden evlerine dönerken karşılaştıkları manzara facia idi.
Yer yer evleri yanmış, ambarları boşaltılmış, yiyecek cinsinden bir şey kalmamıştı.
Tam bu sırada Cevat Dursunoğlu, Süleyman Necati, Sıtkı Dursunoğlu, Ebul Hindili Cafer efendi el ele vererek önce Albayrak matbaasını kurarak Albayrak Gazetesini çıkardılar. Taşmağazalar’daki İttihat ve Terakki Hanında Erzurum’un ilk karma okulu olan yanı kız ve erkek öğrencilerin okuduğu Albayrak Mektebini kurdular.
Albayrak Mektebini, Palandöken ilkokulunu yerinde Hasani Basri İlk Mektebini, devamında İsmet Paşa İlkokulu yerinde Kız ilkokulunu kurdular. Veyis Efendi İlkokulu açılan mekteplerden biriydi.
Öğretmenler çalışmalarını sürdürürken Yoncalık Mahallesinde yeni bir ilkokulu açtılar. Bu sürede Erzurum Sultanisi eğitime yeniden başladı.
Tüm il genelinde 75 civarında öğretmen bulunuyordu. Bu öğretmenler tüm fedakârlıkları gösterirken sınıflar öğrencilerle yeniden hayat buluyordu.
Öğretmenler çoğu zaman maaş alamıyor geçinme derdine düşmelerine rağmen eğitim ve öğretimi aksatmamaya dikkat ediyorlardı.
Henüz hiçbir ilçede okul yoktu. Kazım Karabekir Paşanın topladığı yetim çocuklar için açtığı kurslar ve Yetimler Okulu bu devrede önemli bir görevi üstlenmiş oluyordu.