?Agresif olmalıyız´

Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Savaş Eğilmez, Kerkük´te yaşanan son gelişmeler ile ilgili GÜNEBAKIŞ´a özel değerlendirmelerde bulundu.

Tarih: 01.01.0001 00:00
?Agresif olmalıyız´

Günebakış/Nesrin ÇETİNKAYA

Kerkük´ün Türkiye için önemine dikkat çeken Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Savaş Eğilmez, Ülkemizin Kerkük´te ki Türkmenlerin sesi olduğunu belirterek, Bölgede ki son gelişmelere değindi. Türkiye Cumhuriyeti´nin agresif olması gerektiğini kayda geçen Eğilmez, ?Agresiflikten kastımız, kendi haklarımız, mazlumların hakları doğrultusunda, bölgede ki Türkmenlerin hakları doğrultusunda gereken neysek kitlenip onu yapmak zorundayız.? dedi

KERKÜK´ÜN BÖLGE İÇİN ÖNEMİ

Tarihi açıdan oldukça büyük bir önem arz eden Kerkük´ün stratejik ve ekonomik özelliklerine değinen Eğilmez, ?Öncelikle Kerkük birkaç açıdan bizim için çok önemli. Birincisi, 9´uncu Yüzyılın ortalarından itibaren bir Türk bölgesi diyebiliriz. Hatta Tolunoğulları Beyliği´nin kurucusu Ahmed Bin Tolun 884 yılında bölgeye hâkim olmuştur. Türkler ilk kez bölgeyle o tarihlerde tanışıyor. Tabi Tolunoğulları döneminden itibaren bölge hemen Türkleşiyor diyemeyiz, bu yanlış olur, ama ondan sonraki tarihlerde onun açtığı zemin üzerinde özellikle Büyük Selçuklularla beraber bölge hızlı bir şekilde Türkleşmeye başlıyor. Büyük Selçuklulardan sonra Erbil Atabeyliği var, yine bölgede bunun yanında Irak Selçukluları, Osmanlı var. Belki de bunun için şöyle diyebiliriz; Anadolu´dan daha eski bir Türk Yurdu diyebiliriz Kerkük için. Anadolu´ya Türkler askeri anlamda 11´inci yüzyılın başında geliyor, ama Kerkük´e görüldüğü gibi 9´uncu yüzyılın sonunda geliyorlar. İlk giriş anlamında bu şekilde bir değerlendirme yapılabilir. Birincisi bu. Yani Türk hâkimiyeti güçlendikçe Türk nüfusu da geliyor, o yüzden bölge bizim tarihi bir mirasımızdır. Eğer sahip çıkmazsak bu anlamda hem mirasımızı terk etmiş oluruz, hem de prestijimiz sarsılır. Şöyle ki; dünya üzerinde ki ya da bölgede ki diğer topluluklar, diğer milletler içerisinde prestijimiz sarsılır. Şunu diyebilirler; Tarihi açıdan çok önemli olan bir bölge, Türkmen nüfusunun yoğun olduğu bir bölgeye Türklerin ve mazlumların temsilcisi olduğu iddia edilen Türk devleti sahip çıkamadı. Bunun yanında ise negatif bir propaganda gelişir.

Bir diğer önemi ise bugün bilindiği kadarıyla Kerkük´te 8,7 milyar varil kapasiteli bir petrol rezervi var. Bu çok önemli bir rakam. Yine Irak´ta bulunan petrolün yaklaşık yüzde 6´sı bu bölgede. Zaten küresel güçlerin, özellikle bölgede ki Kürtler üzerinden oynadığı oyunların temel sebebi bu petroldür. Bizim evet tarihi bir bağlantımız var ama onların tarihi bağlantısı olmaksızın direk paraya konmak, daha zengin olmak, daha refah olmak adına bölgeyi ele geçirmeye çalışıyorlar. Orada bizim gözümüzün içine bakan bir Türkmen nüfusu var ha keza ve en zor durumda olanlarda yine onlardır. Orada etkin olan Kürt gruplar; Talabani´nin başında olduğu KYB, onun yanında Barzani´nin başında olduğu KDP bölgede etkinliklerini bir hali fazla oluşturmuş durumdalar.  Birisi arkasına İran´ı almış, diğeri ise Amerika Birleşik Devletlerini almış bu şekilde bölgede faaliyet gösteriyorlar. Bunların yanı sıra özellikle 2014 yılında Kerkük´e yaklaşan DEAŞ´ı bahane gösterip Irak merkezi güçleri Kerkük´ü boşaltınca kontrol iyice Kürt grupların eline geçmiştir. O tarihle birlikte PKK terör örgütü de bölgeye yerleşmeye başladı. Mevcut vali PKK terör örgütüne her anlamda kolaylık sağlıyor, alan açıyor. Hem stratejik açıdan, hem ekonomik açıdan, hem de tarihi açıdan Kerkük Türkiye için çok önemli bir bölgedir? ifadelerine yer verdi.

15 YILDIR BÖLGE DİZAYN EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR

Irak Kürdistan Bölgesi´nin resmi dairelere kendi bayrağını asmasıyla birlikte ortaya çıkan krizin bütün bölgeyi ateşe atabileceğini kaydeden Eğilmez, ?Bu noktadan hareketle son 15 yıla bakmak lazım. Yani son dönemde bir bayrak krizi ile ortaya çıktı Kerkük.  Oradaki Irak Kürdistan Bölgesi resmi dairelere kendi bayrağını asma kararı verdi. Tabi bu hareketle ortaya çıkan kriz bütün bölgeyi ateşe atabilir. Hatta ciddi anlamda başka ülkelerinde devreye girebileceği bir savaşın bile fitilini de ateşleyebilir. O yüzden olayı sadece bayrak olarak görmemeliyiz, yoksa büyük bir yanlışa düşeriz. Çünkü bölge 15 yıldır ciddi anlamda dizayn edilmeye çalışılıyor. 2003´te özellikle Amerika´nın Irak´ı işgalinden sonra Musul ve Kerkük üzerinde ciddi oyunlar oynanmaya başlandı. Şimdi, orada bir özgür bir Kürdistan devleti kurmak isteyen Kürt grupların hepsinde Kerkük çok başka bir anlam ifade ediyor. Çünkü hepsi diyor ki, bağımsızlığın anahtarıdır Kerkük. Öyle bir anlam yüklemişler. Kerkük ekonomik, stratejik bir nüfus potansiyeliyle bu anlamı da hak eden bir yapıda şuanda? diye konuştu.

KERKÜK NÜFUSUNUN İNANILMAZ ARTIŞI

Son yıllarda bölgede gözlenen hızlı nüfus artışının sebeplerini sıralayan Eğilmez, ? Öbür taraftan şuanda mesela 12-13 yıl içinde Kerkük´ün nüfusu mesela 2003´te 800bin iken, şimdi 1,5 milyonun üzerinde. Bu 700 bin kişi kim, nereden geldi, bu sorunun cevabı da çok önemli aslında. Bunların hepsi Kürt grupların bölgeye yerleşmesi ile çoğaldı. Yani Kerkük´te Türkmen ve Arap nüfusu çoğunluktayken şimdi ciddi anlamda bakılarla, zorunlu göçlerle yönlendirmelerle bir Kürt nüfusu oluştu. Şöyle yapıyorlar; Irak merkezi yönetimi, Irak bölgesel yönetimi oradaki Türkmen aileleri zorla göç ettiriyorlar, arazilerine el koyuyorlar. Ki bu dediklerimizin hepsi belgesiyle, bilgisiyle, bağımsız kaynaklarla, raporlarla, Birleşik Milletlerin raporlarıyla sabit şeyler. Yani hamasi konuşmuyoruz bu anlamda. Türkmenlerin, Arapların yerlerine el konularak oralarda konutlar yaptırıldı ve buralara Kürtler yerleştirildi. 10 küsur yıl içerisinde bu kadar nüfusun artması bile gerçekten inanılmaz bir durum. Maalesef şuanda 1,5 milyonu aşkın bir nüfus var, yine ciddi bir Türkmen nüfusu var, ama bunun yanında artık birde ciddi bir Kürt nüfusu var. Bölgede az öncede bahsettiğimiz KYB ve KDP etkinlikleri sürüyor. Bunun yanında yine PKK´nın etkinliği var. Bunların hepsi silahlı gruplar ayrıca, maalesef Türkmenlerin böyle bir yapısı da yok. Türkmenler tamamen Türkiye Cumhuriyeti Devleti´nin inisiyatifine, politikalarına kalmış durumdadır? dedi.

NÜFUSLA BİRLİKTE SİYASETTE EVRİLDİ

Nüfus artışı ile birlikte Kerkük´ü yöneten idari mekanizmaların da değiştiğini söyleyen Eğilmez, ? Tabi bu mücadele yapılırken 15 yıl içesinde nüfus evrilirken siyasette evrildi. Bugün Kerkük´ü yöneten bütün koltuklarda Kürtler oturuyor. Bütün idari mekanizmalar ve koltuklar Kürtlerin eline geçmiş durumda ve bu da yine çok önemli. Ama burada KYB ve KDP arasında da çok ciddi sorunlar var. Belki de Türkmenlerin o bölgede elini güçlendiren nokta bu. İkisi de Irak Bölgesel, Kürdistan bölgesel yönetimini kontrol etmek istiyor. İki tarafta Kerkük´ü kendisi kontrol etmek istiyor. Burada baktığımızda Talabani, bayrak kararıyla bir adım öne çıkmak isterken, Barzani referandum olmalı merkezi yönetime mi bağlansın, İKBY´ye mi bağlansın diye bir çıkış yaptı. Bir referanduma gitmeyi düşünüyorlar. Şimdi burada Barzani Türkiye´den vazgeçemiyor, çünkü Türkiye Barzani bölgesinin can damarı. Türkiye olmasın memurların maaşlarını ödeyemezler, ki şimdi bile sıkıntı var. Bunun yanında çıkardığı petrolü satacak başka bir hat yok, mutlaka Türkiye´yi kullanmalı. Mesela geçtiğimiz Şubat ayında Irak Merkezi Yönetimi İran´la bir anlaşma imzaladı. İran üzerinden bir boru hattı anlaşması imzalandı. Bunun en büyük amacı petrol sevkiyatında Türkiye´yi baypas etmek. Yani Türkiye´nin bölgede ki hâkimiyetini sonlandırmak. Tabi bunu transfer anlamında söylüyorum. Bu nasıl sonuçlanır, nereye kadar gider önümüzde ki günlerde göreceğiz ama anlaşmanın yapılması bile Türkiye´nin çok dikkatle takip etmesi gereken bir durum. Yine baktığımız zaman Talabani gurubunun üzerinde ki çok ciddi İran baskısı, etkisi Barzani gurubunu rahatsız ediyor. Barzani´nin de Türkiye´ye yakınlaşması aynı şekilde Talabani´yi rahatsız etmekte. Yani o anlamda Türkmenlerin şansı Kürt gruplarının kendi içlerinde bir birlik oluşturamıyor olmalarıdır. Bu birlikte Türkiye´nin bölgesel gücünü koruduğu sürece gerçekleşmeyecek gibi görünüyor? ifadelerini kullandı.

?ŞUANDA BAYRAK KRİZİ YOK?

Şuanda bir bayrak krizi olmadığına değinen Eğilmez Kerkük´ün kriz olarak yeniden doğacağına işaret ederek, ?PKK yine ciddi bir sorun. Bildiğiniz gibi Sincar üzerinde bizde Türk devleti olarak çok yoğun tepki gösteriyoruz. Dün itibariyle referandumda artık bitti. Türk devleti oraya mutlaka bir hamle yapacaktır. Yani ben kendi şahsım adına böyle bir hamle bekliyorum. Eğer Türk Devleti´nin dedikleri yerine getirilmezse orada bir operasyon gerçekleştirilecektir. Bizim hükümet yetkililerimiz başta sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere o bayraklar inecek dedikten sonra o bayraklar indi. Irak Merkezi Yönetimi de böyle istiyor, yani kendisinden ayrılmasını istemiyor Kerkük´ün. Şuanda bayrak krizi yok ama Kerkük mutlaka kriz olarak yeniden doğacaktır. Yani Kerkük tek başına burada kesinlikle bir bölge, bir vilayet, olarak düşünülmemeli. Etrafıyla birlikte, Musul´la, Sincar´la beraber düşünülmeli, bu şekilde bir değerlendirme yapılmalıdır? dedi.

?PEKİ, KERKÜK NE OLMALI, BİZ KERKÜK İÇİN NEYİN MÜCADELESİNİ VERMELİYİZ?

Bölgede ki Türkmenlerin tamamen Türkiye Cumhuriyeti Devleti´nin inisiyatifine, politikalarına kalmış olduklarını belirten Eğilmez, ?Peki, Kerkük ne olmalı, biz Kerkük için neyin mücadelesini vermeliyiz? Gerçek olan şu ki Türkmenlerin sesi biziz. Irak´ta ki güç odaklarına bakalım. Bir merkezi yönetim var, merkezi yönetim bir kısmı İran´ın oyuncağı Şiilik üzerinden, bir kısmı da ABD´nin kuklası. Yani bölgede İran ve Amerika arasında pinpon topu gidip gelen bir Irak merkezi yönetimi var. Dolayısıyla Kerkük oraya bağlanamaz, tarihi ve siyasetiyle, kendi demokratik yapısıyla. 2´inci güç merkezlerinden biri Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi. Burada da ciddi bir Kürt gurupları arasında çatışma var. Buranında kontrolü altında Kerkük´ün huzura kavuşması mümkün değil. Kerkük mutlaka bunların dışında özel bir yapıda yönetilmeli. Oluşturulacak yönetimle de şuan tamamen Türkmenler yönetsin diye bir iddiamız yok. Şuanda oluşmuş gerçeği de kabul etmemiz lazım, orada artık ciddi bir Kürt nüfus yoğunluğu var. Biz şunu savunmalıyız; özerk bir yönetimle, herkesin eşit temsil haklarına sahip olduğu, adalet üzerine yükselen bir yönetim olmalı? diye söyledi.

FIRAT KALKANI KARARLILIĞI NETTİR

Bölgenin her anlamda ateşten gömlek olduğuna değinen Eğilmez, bu bağlamda kararlı ve agresif olmanın altını çizdi. Bu minvalde Fırat Kalkanı harekatını işaret eden eğilmez, ?Bu anlamda aslında bölgenin tamamı bir ateşten gömlek. Her anlamda çok dikkat etmeliyiz. Kararlı ve agresif olmalıyız. Fırat Kalkanı Operasyonunu kimse beklemiyordu örneğin. Hele ki 15 Temmuz sonrası Türkiye´den böyle bir çıkışı kimse beklemiyordu. Ve Türk siyasetinin böyle bir hamlenin arkasında durabileceğini kimse tahmin etmiyordu. Agresiflikten kastımız bu, kendi haklarımız, mazlumların hakları doğrultusunda, bölgede ki Türkmenlerin hakları doğrultusunda gereken neysek kitlenip onu yapmak zorundayız. Fırat Kalkanı ile bunu yapabileceğimizi de net gördük. Bu doğrultuda istikrarımız devam etmeli. Bölge boşluğu asla kabul etmez. Referandum da artık bitti, önümüze bakacağız. Çünkü ciddi bir dış politika Avrupa Birliği´nin bir baskısı var ülkemiz üzerinde, buna karşılık politikalar gerçekleştirmeliyiz. Ortadoğu ateşten çember, diğer ülkelerle ilişkilerimiz var, yani içerdeki sorunlarımızdan bir an önce kurtulup, dışa dönük bir stratejiye geçmemiz lazım? diye konuştu.