EĞİTİMDE ÇOCUĞA YAKLAŞIM

Okulların açılmasıyla eğitim öğretime ilk kez adım atan çocuklara yaklaşım nasıl olmalıdır.

Tarih: 13.09.2023 21:33 Güncelleme: 14.09.2023 15:25
EĞİTİMDE ÇOCUĞA YAKLAŞIM

www.erzurumgunebakis.com/ Sedanur Bingöl

Çocukların toplum yaşamında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları edinmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine yardım etme konusunda öncü olan aile ve öğretmenlerin okula başlayacak olan çocuklardaki tutumları nasıl olmalıdır? Sorularını yanıtlayan BERARD Dikkat Odaklanma ve Koçluk Merkezi Eğitim Koçu Ayşenur Badıllı Solak, Çocuğun okul içinde yaşadığı duygularını belki bir oyunla belki bir konuşma esnasında öğrenilebileceğini ifade ederek, ebeveynlerin bu nokta da asla ve asla konuşmaktan vazgeçmemeleri gerektiğini belirtti. 

Solak, “Birinci sınıf ve beşinci sınıfa başlayacak olan çocuklarımızın aileleri çocukla öncelikle okulla ve neyle karşılaşabilecekleri ile ilgili önden bilgilendirme vermeleri çok önemli. Özellikle okula yeni başlayan çocuklara onlardan belli bir süre uzakta kalacağı gizlenmeyerek, ne kadar ayrı kalacaklarını, okuldaki düzenin ne olması gerektiğini, öğretmeniyle olan ilişkisinin ve arkadaşlarıyla olan ilişkisinin nasıl olması hakkında önden bilgilendirme yapmalarını tavsiye ediyorum. Bu bilgilendirmeler çocuğun gözünde büyüttüğü, korktuğu ortamı hayal edip yaşamış gibi pratik edecektir ve çocuk okula gittiğinde gerçekten de ebeveyninin söylediğinden çok daha farksız olmadığını fark edecektir. Aileler olarak, okula ilk kez başlayacak çocuklar için merdivenlerden çıkarken düşebilir, tuvalet temizliğini yapamayabilir, beslenmesini yedi mi yemedi mi, arkadaşları arasında dışlandı mı gibi endişelerimizi biraz daha azaltıp minimum seviyelere getirerek bu düşüncelerin çocuğa yansıtılmaması lazım. Anne-babalar, okul çıkışı çocukla sohbet edebilecekleri bir ortam oluşmasını sağlayarak tüm dikkatin çocuk üzerinde olduğu bir an gerçekleştirmeli ve burada da çocuğu sorgular tarzda değil de hoş sohbet ederek okulda günün nasıl geçtiğini, onu heyecanlandıran bir şeyin olup olmadığını, okulda kendini en mutlu hissettiği bir an yaşayıp yaşamadığını, eğlenip eğlenmediğini sorarak çocuğun yaşadığı duyguları dolaylı yoldan öğrenerek gününün nasıl geçtiğini anlayabilir. Çocuklar okula başladıklarında bazı teknik durumlar söz konusu ortaya çıkabilir ve buna bağlı olarak çocukta dikkat dağınıklığı, derste yerinde oturamama, odaklanamama veya öğretmeniyle arasındaki o frekansın uymadığını düşünerek kendini geri çekmeye başlayabilir ve ilk gün heyecanla okula giden çocuk ilerleyen günlerde okula gitmek istemeyebilir. Bu gibi durumlarda da ailenin mevcut durum hakkında teknik olarak işin neresinde, Duygusal olarak neresinde bir sıkıntı varı bulmak adına bilgi almak için muhakkak bir merkeze danışmasını tavsiye ederim. Var olan durum belirlendikten sonra da çocuğu geliştirmek, çocuğu eğitime uygun hale getirmek, çocuğun okula devamlılığı ve okula gitmede ki düzenliliği sağlamak adına çok önemli. Bu noktada da ebeveynlerin çocuklarıyla iletişimlerini sıkı tutarak iyi dinlemeleri, çocukla konuşurken ellerinde telefonun olmaması ve televizyonun açık olmaması, tüm odağının ve dikkatini çocuğa vererek kesintisiz tam zaman geçirmelerini tavsiye ediyorum. Çocuğun okul içinde yaşadığı duygular bu şekilde belki bir oyunla belki bir konuşma esnasında öğrenilebileceği için ebeveynler bu nokta da asla ve asla konuşmaktan vazgeçmemelidir”.   

EĞİTİMDE ÇOCUK, EBEVEYN VE ÖĞRETMEN İLİŞKİSİ

Eğitimde öğretmen ve ebeveyn tutumlarının nasıl olması gerektiği hakkında bilgiler veren Solar, aileler için; “çocuklara, öğretmene saygının değişmez bir kural olduğunu anlatarak okula ve öğretmene hazırlamaları gerekmektedir çünkü aileler saygı çerçevesinde sergilenen davranışların sevgiyle de birleşince tadından geçilmeyecek bir iletişimin olacağını, bunun da beraberinde de başarıyı getireceğini unutmamaları lazım” ifadelerinde bulundu. 

Solar, “Eğitim hayatında çocukların çok sık bir şekilde öğretmenlerle yan yana olup onlarla bir arada oldukları bir durumda söz konusu olduğu için bu anlamda öğretmenlerin donanımlı ve eğitimli olduğu göz önünde bulundurularak çocukları çok iyi gözlemlemeli ve bu gözlemlemeleri aileyle paylaşmaları da çok önemlidir. Gözlemlenen durumun nasıl geliştirileceği, çocuğun derse ilgisinin nasıl olduğunu, birtakım korkularının var olup olmadığını anlamak ve öğrenmek için öğretmenle iş birliği yaparak mevcut durumu hakkında bilgi alınmalıdır. Anne, baba, öğretmen ve okul yönetimi, çocuğun okul başarısının istenilen düzeyde ilerlemesi için muhakkak sağlıklı bir iletişim kurmalıdır. Öğretmenlerin verdiği geri bildirimler, çocuğun değerlendirilmesi ve bu değerlendirmeler neticesinde aile ve öğretmenin birlikte hareket etmeleri çocuğun okul başarısında ve okula devamlılığındaki motivasyonunu uzun süreli korunmasında etkindir. Öğretmen öğrenci ilişkisini dışardan bozan bir etken olmadığı müddetçe eğitim sürecini çok doğru bir şekilde yönetip ilerletirler çünkü Çok değerli öğretmenlerimiz çocuğa yaklaşım ve iletişim kurma konusunda mahir olup eğitim sürecini çocuğa doğru bir şekilde ve belli çerçevelerde aktaran işinin ehli uzmanlardır. Öğretmenler öğrenciyi kazanmak ve kazandırmak için dersi bölümlere ayırarak, çocuğu derse katarak, onun bilgilerini yoklayarak, derse olan ilgisini artırarak, görev ve sorumluluklar vererek sınıf içinde varlığını kabul ettirerek özgüvenini artmasına gelişmesine yardımcı olurken aynı zamanda öğretmene olan bağlılık ve sevgi de sağlanır. Öğretmen- öğrenci arasındaki ilişkide ailelerin sergilemiş olduğu tutumda çok önemlidir. Ev içinde öğretmenle ilgili konuşmalarda ailelerin olumsuz konuşmaları çocuğu etkiler ve kurulan bağı ortadan kaldırabilir bu tarz konuşmalar çocuğun yanında yapılmamalıdır çünkü çocuğun okul başarısı evdeki konuşmalardan steril kalmasıyla gerçekleşecektir. Aileler bunu bilincinde olarak öğretmene saygının değişmez bir kural olduğunu anlatarak çocukları okula ve öğretmene hazırlamaları gerekmektedir. Saygı çerçevesinde sergilenen davranışlar sevgiyle de birleşince tadından geçilmeyecek bir iletişimin olacağını bunun beraberinde de başarının doğacağını unutmamaları lazım”.