“GAZETECİ BAĞIMSIZDIR, YOL GÖSTERİCİDİR, ÖNDERDİR…”

Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Feridun Fazıl Özsoy, 24 Temmuz Basın Bayramı’nın tarihi hakkında konuştu ve basında kanununda ki olumsuzluklardan bahsetti.

Tarih: 24.07.2023 19:00
“GAZETECİ BAĞIMSIZDIR, YOL GÖSTERİCİDİR, ÖNDERDİR…”

www.gunebakiserzurum.com / Muhammet YILMAZ 

Gazetecilerin yıllarca birikmiş dağ gibi sorunları olduğunu söyleyen Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Feridun Fazıl Özsoy, bu sorunların en büyüğünün “editöryel bağımsızlık” olduğunu vurguladı. 

Özsoy, “Basın Bayramı, 2. Abdülhamid’in Meşrutiyeti ilanı ile başlıyor. 2. Abdülhamid Meşrutiyeti ilan ettiğinde İstanbul’da gazeteler sansürsüz çıkmaya başladı. Bu olay, o günden bugüne kadar Basın Bayramı olarak kutlanıyor. Bugün basından sansürün kaldırılışının yıl dönümüdür. 2. Abdülhamid’in Meşrutiyeti kabul etmesi ve aynı bir anda çıkan 350 gazete ile birlikte İstanbul bir basın çöplüğüne dönüşüyor. Bu gazeteler hiçbir sansüre tabi olmadan bağımsız bir şekilde haber yazmaya başlıyorlar. Bununla birlikte muhabirlerde rahatça haberlerini yapabiliyorlar. Ancak günümüzde gazeteciler Basın Bayramını basın bayramı olarak kutlamıyorlar. Basının içinde o kadar çok sorun var ki bu sorunlarla çözülmeden Basın Bayramını kutlamak adeta bir dezavantaja dönüşüyor. Gazetecilerin yıllarca birikmiş dağ gibi sorunları var. Bu sorunların başında haber alma sorunu geliyor. Yani ‘editöryel bağımsızlık’. Editöryel bağımsızlık, bir gazetenin bağımsız olarak yayın yapması ve haberde bağımsızlığını ilan etmesi anlamına gelir. Ancak bu durum çok zor. Editöryel bağımsızlık bugün gazetelerde sağlanmış değil. Bir taraftan muhabirlerin rahatça hareket etmesini engelliyor. Muhabirler basın ilkelerine uyarak hareket ediyor, bağlı olduğu işyeri kimi destekliyorsa ona göre hareket ediyorlar. Yani muhabirlerin bağımsız olarak çalışmalarını engelliyorlar. Örneğin, işyeri belediyeyi destekliyorsa muhabirlerde ona göre hareket etmeleri gerekiyor. Gazetelerin bağımsız haber alma hakları ve bağımsız yayın yapma hakları vardır. Bunlar gazetenin yayın ilkeleridir. Yayın ilkelerinin dokunulmazlığı vardır. Ancak gazete edtöryel bağımsızlığı sağlamamışsa gazeteler muhabirlere dokunma gereği görüyor. Bu durumda editöryel bağımsızlık kökünden silinmiş oluyor.”

“Türk Basın Birliği bir an önce hayata geçirilmeli!”

Basın kanununda gazetecilerin tanımının yapılmadığını dile getiren Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Feridun Fazıl Özsoy, gazeteci olmak isteyen bir vatandaşın mevsimlik işçi olmak isteyen bir vatandaş ile aynı şartları taşıdığını söyledi. 

Türk Basın Birliği’nin gazeteciler tarafından kurulan meslek örgütleri için birleştirici etkiye sahip olacağını vurgulayan Özsoy, konuşmasına: “Oda olmak istiyoruz” ifadeleriyle devam etti. 

Özsoy, “Bugünlerde basının sorunlarına da değinecek olursak öncelikle meslek sorunları sonrasında basın kanunu geliyor. Basın kanununda gazetecilerin tanımı yazmamıştır. Gazeteciler basın kanununda; siyasi haklardan faydalanamayan, kamu haklarından yararlanamayan, yüz kızartıcı suçu olmayan, 18 yaş üstü olan ve buna benzer maddelerle açıklanmıştır. Yani kısacası mevsimlik tarım işçisi olurken hangi şartlar uygulanırken, gazeteci olmak için de aynı şartların uygulanması gerektiğini görüyoruz. Ancak gazeteci mevsimlik işçi olmak isteyen bir vatandaştan farklı olarak, bağımsızdır, yol göstericidir, önderdir. AK Parti hükümetinin basın kanunu için yaptığı geliştirmelerden bahsedecek olursak; bugüne kadar ilk defa basın yasası değiştirildi. Ancak bu durum bugünkü şartlara cevap vermiyor. Basın kanunun acil olarak değişmesi lazımdır ve değiştirirken de meslek örgütlerinin görüşleri dikkate alınarak değiştirilmelidir. Bir başka basın eksiği de meslek örgütlerinin yasaklarıdır. Bugün gördüğümüz kadarıyla en çok üye kaydı hangi meslek örgütünde varsa o örgütün düşünceleri öncelikli olmuş durumda. Halbuki bizim yegâne isteğimiz şudur; bir il de tek bir tane basın meslek örgütü bulunmalıdır. Bu meslek örgütünün bulunması da Türk Basın Birliği’nin şubesinin olması demektir. Türk Basın Birliği bir an önce hayata geçirilmeli ve bu birliğe bağlı cemiyetler, dernekler birlikte hareket etmelidir. Bunun sonucunda yaptırım gücü de olur. Kısacası biz oda olmak istiyoruz. Oda kimliğine kavuşmak istiyoruz. Oda kimliğine kavuşmadığımız sürece basın birliği söz konusu bile olmaz.”