Hipnotik öğrenme ile sınav kaygısına son

Profesyonel olarak bireysel danışmanlık, yetişkin danışmanlığı, çocuk/ergen danışmanlığı ve kariyer danışmanlığı gibi birçok alanda danışmanlık hizmeti veren Psikolojik Danışman Yavuz Aktepe, sınav kaygısı üzerine bilgiler verdi.

Tarih: 22.02.2024 23:31 Güncelleme: 24.02.2024 14:38
Hipnotik öğrenme ile sınav kaygısına son

www.erzurugunebakis.com/ Sedanur Bingöl 

Herkes İçin Psikoloji” anlayışı ile kendini sürekli geliştirmeyi amaçlayarak, birçok insanın hayatına dokunan Yavuz Aktepe, sınav kaygısının kaçınılmaz bir kaygı türü olduğunu ve her öğrencide bulunduğunu belirterek kaygıyla başa çıkma yöntemlerinden bahsederek öğrenci tutumları hakkında konuştu. 

Konuşmasına, amaçlarının sınav kaygısını ortadan kaldırmaktan ziyade sınav kaygısının kontrol edilebilmesi için çalışmalarda bulunduklarını belirterek başlayan Aktepe, “sınav kaygısı kaçınılmaz bir kaygı olmakla birlikte her öğrenci de bulunmaktadır. Ancak kimi öğrencide daha yüksek, kimi öğrencide ise daha düşük seviyelerdedir” söylemlerinde bulundu. 

“Sınav kaygısının motive edebilecek seviyeye getirebilmesi önemli”

Aktepe, çocuğun çalışması için sınav kaygısının motive edebilecek seviyeye getirebilmesinin önemine değinirken, “bizim burada çalışmalarımız veya amacımız sınav kaygısını ortadan kaldırmak değil o sınav kaygısının kontrol edebilmesi ve o sınav kaygısının çocuğun çalışması için motive edebilecek seviyeye getirebilmesidir. Bakıldığında, bir bardak suyu bir dakika boyunca taşıdığımızda çok büyük bir sorun yaşamayız ama bunu çok daha uzun bir süreye taşıdığımızda o bir bardak su bizim için yorucu hale geleceği için dolayısıyla, kaygının da süresi çok önemlidir” diye belirtti. 

Aktepe, “sınav kaygısı yaşayan çocuklara bakıldığında sınav kaygısı o kadar yüksek seviyelere çıkıyor ki belli bir yerden sonra kaygı fiziksel semptomlar oluşturmaya başlıyor. O kaygıyı kontrol etmek demek sadece miktarını kontrol etmek değil süresini kontrol etmek de bizim için çok önemli bir şey haline geliyor çünkü insanın içerisinde var olan enerji uygun olan bir şekilde dışarıya aktarılmadığında semptomlarla oluşan ve bedenin konuşması dediğimiz durum gerçekleşiyor. Öyle ki beden o sınav kaygısını hissederse karın ağrısıyla, kol uyuşmalarıyla, dalgınlıklarla, konsantrasyon eksikliğiyle veya odak problemleriyle karşımıza çıkmaya başlıyor” diyerek zihnin burada aslında bir uyarıcı da bulunduğunu ve bedenin imdat çağrısı olduğunun ve insanları uyarabilmek için uyarı niteliğinde bir ağrı verdiğinin altını çizdi.

“Öğrenme Süreci Bireyselleştirilmeli”

Öğrencilerin en çok dikkat etmesi gereken noktaya değinen Yavuz Aktepe, sınav kaygısının semptoma dönüştüğü ve artık bedenin konuşmaya başladığı yerde uzmanlardan yardım alınması gerektiğinin önemini aktarırken aslında  yardım almak için bu gibi alarm durumunu beklemeden çok daha önce kaygıyla başa çıkmak içinde uzmanlardan görüş alınması gerektiğini dile getirdi. 

Aktepe, “öğrencinin Kaygıdan kurtulması için uzmanların verimli çalışmayla ilgili durduğu başlıklar var ve verimli ders çalışarak başarısını artırabilmek için kişiye özgü bireysel çalışma yöntemleri geliştirilmesi gerekiyor çünkü her öğrencinin bireysel veya kendine özel bir öğrenme yöntemi vardır. Burada bizlere düşen sorumluluk öğrencinin öğrenme yöntemini keşfetmemizdir” diye konuşmasına devam ederken, kimi öğrencilerin daha görsel yollarla, kimi öğrencin daha işitsel yöntemlerle, kimi öğrencin ise duyusal yöntemlerle öğrendiğini ifade edip, öğrenme sürecindeki materyalleri de öğrencinin öğrenme yöntemlerine göre seçilmesi gerektiğini vurguladı. 

“Hipnotik öğrenme ile yetenekler keşfedilmeli”

Öğrenme sürecinin hipnotik öğrenme ile daha verimli hale geleceğini vurgulayan Aktepe, “öğrenme verimliliği sadece bizim için uygun yöntemleri kullanarak olmuyor. Mesela hipnotik öğrenme dediğimiz yöntemler ile zihnin beyin sinyallerini beyin dalgalarını değiştirerek daha kısa sürede daha fazla bilgiyi öğrenme, konsantrasyonu arttırabilme, motivasyonunu artırabilme gibi yöntemle çocuklar bir saatte 5 saatlik öğrenme gücüne sahip olabilirler. Bizle bu nokta da hipnotik öğrenme gücü ile pas tutmuş yeteneklerimizi çocuklara aktarabilmek çocukların bu yeteneklerini kullanabilmesini sağlayabilmek için görüşmeler gerçekleştiriyoruz” dedi. 

“Öğrencideki kaygının nedeni belirsizlik”

Aktepe, “Öğrencilerin en büyük sorunu belirsizlik çünkü çalışıyorlar ama akıllarında hep çalıştığımın karşılığını alabilecek miyim? acaba yapabilecek miyim? acaba sınavda iyi bir puan alabilecek miyim? kazanabilecek miyim? Soruları oluşurken, diğer tarafta ya sınavı kazanamazsam ya üniversiteye yerleşemezsem ya iyi bir lise kazanamazsam, gibi kaygı düşüncesi ve bu belirsizlik düşünceleri oluşuyor. Çocukları en fazla yoran bu düşüncelere karşı bizlerin dikkat çektiği kavram ise “Vizyon” kelimesi olup, anlamı itibariyle geleceğe dair hayalleri, mümkün olabilecek ihtimalleri, imkanları ve henüz gerçekleşmemiş olan düşünceleri gerçekleştirebilmek için öğrencilere aktarmaya çalışıyoruz. 

Öğrenciler vizyon kavramı ile gelecekteki belirsizliğe rağmen çalışmalarının karşılığını alabileceklerini, olumlu düşünmelerini, güzel şeyler hayal edebilmelerini ve kötü düşüncelerinden kurtulabilmelerini sağlayarak başarılı olacağına inandırılmalı. Başarılı olacağına inanan öğrenci tutkulu bir şekilde derslere yönelirken, başarılı olacağını düşünmeyen öğrenci için öğrenme çekilmez bir hal alır ve başarıya gölge düşürür. “Lanet olsun bu matematik dersini yine çalışmak zorundayım” diyerek dersin başına oturan bir öğrenci matematik dersinden ne kadar çalışırsa çalışsın başarılı olamaz ya da yine “bu öğretmenin dersine girmek zorundayım” diyerek derse giren öğrenci ne kadar dikkatle dinlemeye çalışırsa çalışsın o ders onun için verimli olamaz. Dersi sevdiren bir hocaya sahip olma şansı har zaman yakalanamayacağı için öğrenci işini şansa bırakmadan, değiştirebileceği veya kontrol edebileceği içsel gücünü keşfederek, “İyi bir öğretmen olursa geleceğimi iyi bir şekilde şekillendirir” düşüncesiyle hareket eden ve mucize beklemeyen öğrenciler başarıyı mucizeye bırakamadan o tutkuyu kendi içlerinde geliştirmeleri gerekiyor” diye konuştu. 

“Motivasyonu artırmanın belli başlı etkenleri vardır”

Belirsizliği ortadan kaldırabilmenin motivasyonunu arttırmak olduğunu ifade eden Aktepe, olumsuz düşüncelere hükmedilebildiği takdirde, kişinin sahip olduğu enerji ve potansiyeli kendileri açısından hedeflerine veya amaçlarına göre kullanabileceklerini belirtirken, kötü düşüncelerin öğrenciyi kontrol etmeye başladığı durumlarda kaygı, ümitsizlik ve stres gibi durumların oluşacağı gözle görülebilir bir durum olacağından öğrencinin düşünceye hükmedebilmeyi öğrenmesi gerektiğini aktardı.