Korkulu yaşam mücadelesi

Doğu Anadolu Bölgesinde meydana gelen artçı depremlerden dolayı şehir Halkı tedirgin.

Tarih: 02.01.2024 14:48 Güncelleme: 02.01.2024 23:08
Korkulu yaşam mücadelesi

www.erzurumgunebakis.com/ Sedanur BİNGÖL 

6 Şubat 2023’te meydana gelen iki büyük depremin ardından zaman zaman sarsıntılar meydana gelerek kendini hissettirmeye devam ediyorken, Kandilli Rasathanesinin geçtiğimiz günlerde Erzurum’un Oltu ilçesinde 3,0 şiddetinde deprem meydana geldiğini ve derinliğinin 7.0 olduğunu paylaşmasının ardından tedirgin olan vatandaşın aklına ilk gelen soru Erzurum’un depreme ne kadar hazır olduğu yönünde oldu. 

Erzurum depreme ne kadar hazır?

Uzamanlar, 1939 yılında Türkiye’nin en büyük depremi olan Erzincan depremindeki fay hattının Erzincan’ın batısından itibaren bir kolu olduğunu, bu kolun Kelkit vadisinden Aşkale ve Erzurum’a doğru uzandığını ifade ederek, Erzurum’un Deprem riski taşıyan bölgeler arasında yer aldığını açıklamaktayken son zamanlarda ise meydana gelen artçı sarsıntılarla deprem şehirde kendini hissettirmeye devam ediyor. 

Erzurum’un deprem bölgeleri arasında yer aldığının açıklamasının yapılmasının ardından tedirgin olan vatandaşlar, olası bir depremde Şehrin bundan ne kadar etkileneceğini ve depreme hazırlıklı mıyız? sorularının yanıtını aramaya başlarken, Erzurum’da tamamlanmamış on binlerce konut ve merkezde bulunan yıkıma müsait gece kondular sağlıksız yapılar ve kentsel dönüşüm nedeniyle yapımı henüz tamamlanmamış yapıların olması şehirde büyük risk teşkil ediyor. 

Ülkeyi derinden etkileyen şubat depreminin ardından meydana gelen sarsıntılar vatandaşı tedirgin edip korku dolu yaşamalarına etken olurken, olası bir depreme karşı şehir içinde tedbirlerin zamanında alınması gerektiğini ifade eden vatandaşlar, şehir planlamalarının depreme yönelik ve geniş çaplı olması gerektiğini dile getirip Erzurum’da ekonomik ömrünü tamamlamamış ve artık risk grubu içerisine girmiş olan on binlerce yapının bulunduğunu belirterek, çok geniş kapsamlı dönüşüm çalışmaları yapılması gerektiğini ve bu çalışmaların, bu mücadelelerin sadece belediyeler tarafından verilemeyeceğinin birlik ve beraberlik içinde topyekûn verilmesi gerektiğini aktardılar.