LALA PAŞA CAMİSİNİN RESTORASYONU YAPILIRKEN HATLARIN BİRÇOĞU KAYBOLDU

Erzurum Lala Paşa camisinin giriş kısmında bulunan çini işlemeleri süsler ise bakımsızlıktan dökülmeye başladı.

Tarih: 31.03.2024 17:38
LALA PAŞA CAMİSİNİN RESTORASYONU YAPILIRKEN HATLARIN BİRÇOĞU KAYBOLDU

www.erzurumgunebakis.com/ İhsan Kumru

Lala Paşa camisinin dış cephe duvarlarında aşınmalar ve sıvasında dökülmeler meydana geldiğini, ifade eden vatandaşlar, Lalapaşa camisinin girişinde bulunan hat yazılarının yeniden onarılması gerektiğini söylediler.

Vatandaşlar,” Erzurum’un önemli simgelerinden biri olan Lala Paşa Camisi Restorasyon sırasında cami içindeki süslemeler ve hatların birçoğunun kayboldu. Daha önce kaybolan hat yazıları yeniden onarım yapılmasını istiyoruz. Erzurum halkı olarak yıllardır burada namazımızı kılarız. Buradan çağrı yapıyorum, camimizin bir an evvel düzeltilmesi lazım. Burası çok güzel bir tarihi yapı. İçindeki işlemeleri siz de görebilirsiniz. Yıkıldığı zaman çok büyük ayıp, yazık olacak yani.  Ne yazık ki aslına uygun olarak restorasyon yapılmamış. Restorasyon, aslına uygun olarak yenilemek demek; fakat burada böyle bir şey yapılmamış. Çok üzücü.Tarihi mirasımız açısından çok kötü. Lalapaşa Caminin tadilata alınmasını istiyoruz.”

Lala Paşa Camisi tarihçesi

 Lala Paşa Camisi; Erzurum'da Osmanlı Dönemi'nde yapılan ilk cami özelliği taşıyan yapı, burada inşa edilen diğer Osmanlı camilerine de model olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman'ın komutanı, Kıbrıs fatihi, Sadrazam Lala Mustafa Paşa; Erzurum Beylerbeyi görevini yürüttüğü dönemde, 1562 yılında camiyi yaptırmıştır. Mimar Sinan'a ait olan eserin yanında bir saray, bir de sübyan mektebi yer almış, ancak bunlar günümüze kadar ulaşamamıştır. 

Lala Paşa Camisi; Şehzadebaşı, Sultan Ahmet Cami, Eminönü Yeni Cami ve Yeni Fatih gibi İstanbul camilerinde uygulanan plan tipinde, ancak onlardan hayli küçük ölçekli olarak inşa edilmiştir. Ortada dört paye ile taşınan merkezi kubbe, dört yanda sivri kemerlerle desteklenen yarım çapraz tonozlar, köşelerde de dört küçük kubbeden oluşan merkezi planlı bir örtü biçimine sahip olan caminin iç mekânını iki sıra halinde 28 pencere aydınlatmaktadır. Alt sıradaki pencere alınlıkları üzerinde bulunan çiniler, şehrin Ruslar tarafından işgal edilmesi sırasında atılan kurşunlarla zedelenmiştir. Yapının kitabesi, yuvarlak ve mukarnaslı olan mihrabın üzerinde yer almaktadır. Pencerelerde bulunan hadisler, hat sanatından eşsiz örnekler sunar. Kare kaide üzerine kurulmuş olan cami minaresi, yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir. Beyaz taştan inşa edilen minare, kırmızı taşlı bileziklerle süslenmiştir. Caminin avlusunda, sekiz köşeli ahşap ve konik çatılı bir şadırvan yer almaktadır. Bu şadırvandaki sütunlar son derece güzel taş işçiliği ile bezenmiştir. Son cemaat yerindeki batı mihrabiyenin üzerinde, ters "T" şekilli mermer levhalar üzerine yazdırılmış ferman bulunmaktadır. 1670 yılında yazılan bu ferman IV. Mehmed’in halka vergi muafiyeti getirdiğini anlatmaktadır. Tamamı kubbe ile örtülü son cemaat yeri de sivri kemerlerle öne ve yanlara açık bir mimari üslup gösterir.