Türk Dünyasının ‘’Turan Yolu’’

Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum Şube Başkanı Murat Ertaş´la Zengezur geçidini konuştuk. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla temel atma töreni gerçekleştirilen, aynı zamanda Türk Dünyası iç

Tarih: 03.11.2021 13:59
Türk Dünyasının  ‘’Turan Yolu’’

Yapımının tamamlamasıyla birlikte bölgenin uluslararası lojistik merkezi olacağının müjdesini veren Ertaş, bu koridor için “Bu geçit yeni bir Ergenekon’dur. Türkün önüne çekilen dağları, engelleri, sert sınırları aşmasıdır. Hal böyleyken bu geçide ‘Turan Yolu’ diyebiliriz” vurgusunda bulundu.

Ertaş´la gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi ilginize sunuyoruz. Buyurun…

Nesrin Demir

Geçtiğimiz günlerde Devlet Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan kardeş ülke Azerbaycan’ı ziyaret etti ve hem uluslararası Fuzuli Havalimanı’nın açılışını hem Zengezur geçidi yol yapımının temel atma törenini Azerbaycan Devlet Başkanı Sayın İlhan Aliyev ile birlikte yaptı. Konuyu değerlendirebilir misiniz?

Karabağ’ın işgalden kurtarılması, Kafkasların kültür başkenti olarak bilinen Şuşa’nın ve Fuzuli’nin hızla imar edilmesi ve Fuzuli Havalimanının açılması Türkiye ve Azerbaycan için büyük stratejik önem taşımaktadır. Bu havalimanı uluslararası nitelikte ve Azerbaycan’ın güney sınırına çok yakın, yani Zengezur geçidine, koridoruna… Görünüşte Nahcıvan’ı kara yoluyla Azerbaycan’a bağlayacak olan bu karayoluna yakın noktada Fuzuli havalimanının açılması çok yakın zamanda Zengezur geçidinin çok önemli ticaret koridoru olacağının işaretidir. Bölgenin hava yolu ve karayoluyla Türklerin kontrolünde olması siyasî, içtimaî, askerî ve istihbarî açıdan çok değerlidir. Tüm bu değerlerin yanında çok yakında bu bölgenin uluslararası lojistik merkezi olacağının da müjdesidir. Fuzuli Havalimanı kadar Zengezur geçidinin hemen yanı başındaki Zengilan Havaalanı’nın da uçuşlara hazır hale getirilmesi “Fuzulî-Zengilan-Zengezur Koridoru” üçgenini yakın zamanda sadece bölgemiz için değil dünya için de çok önemli lojistik merkez haline getirecektir.

Bölgenin önemli ticaret merkezi olmasında ciddi bir adım olan Zengezur geçidinin Türkiye ve Azerbaycan açısından başka ne gibi önemi olacaktır?

Birinci Cihan Harbi’nden sonra Türkiye ile Türkistan’ın coğrafî, fiziksel bağı Türk birliğinden korkan emperyal güçlerin desteğiyle kurulan Ermenistan’ın varlığıyla ile maalesef koparılmıştır. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin dağılmasından sonra da Türk Birliği’nden çekinen Rusya ve İran’ın desteğiyle Ermeniler Karabağ’ı işgal etmişlerdir. Geçen hafta Lübnanlı Şii din alimi ve Hizbullah'ın ilk Genel Sekreteri Şeyh Subhi Tufeyli, ilginç bir açıklama yaptı. Şeyh Tufeyli 1990'lı yılların başında İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti ile olan konuşmasını paylaştı ajanslarla. Tufeyli, Ali Ekber Velayeti’ye “Sizler neden Hristiyan Ermenileri şu gariban Müslümanlara karşı destekliyorsunuz?” diye sorduğunda aldığı cevap tarihi hakikat ve ders niteliğinde. Velayeti şöyle cevap veriyor: “Ermenistan, Sovyetler Birliği'nden ayrılan Azerbaycan, Türkmenistan ve diğer Türki cumhuriyetler ile Türkiye arasında bir engel oluşturuyor. Dolayısıyla Ermenistan'a destek vererek güçlendireceğiz ki Türkiye'nin önünü kapatmış olsun.”

Şimdi Zengezur geçidinin önemi anlaşılmıştır umarım. Bu geçit yeni bir Ergenekon’dur. Türkün önüne çekilen dağları, engelleri, sert sınırları aşması. Hal böyleyken bu geçide “Turan Yolu” diyebiliriz. Büyük Türk birliğinin her açıdan can damarı, şah damarı değerindedir Zengezur koridoru. Sadece Azerbaycan ve Türkiye’yi değil, tüm Türkistan’ı ve Balkanları da ilgilendirmektedir. Türk Cumhuriyetleri bu koridorla Anadolu’ya Balkanlara ve Akdeniz’e demiryoluyla ve karayoluyla ulaşabilecektir.

Bölgedeki diğer ülkelerde yararlanacaktır bu koridordaki trafikten, değil mi?

Elbette… Zengezur koridoru, Çin’in “demir İpekyolu” dediğimiz Orta Kuşak Yol Projesi’ne kısmen alternatif olacak, bağlantı yollarıyla da demir ipekyolunu besleyecektir. Hal böyleyken Zengezur geçidi yeni ekonomik koridor olacak, bu koridordaki ticarî hareketlilik Ermenistan dahil bölgedeki tüm ülkelere olumlu yansıyacaktır. Bu koridorun lojistik faydalarından İran’da, Gürcistan’da yararlanacaktır. Bu koridor aynı zamanda enerji koridoru da olacaktır. Türk Cumhuriyetlerindeki gaz ve petrolün Akdeniz limanlarına daha kısa yoldan ulaştırılmasını sağlayacaktır. Türkler açısından stratejik, siyasî ve ekonomik önemi göz önünde bulundurulduğunda bu yolun güvenliği de çok önem taşıyor. Bu konuda Türkiye ve Azerbaycan’ın ciddi tedbirler alacağını düşünüyorum.

Bu bağlamda Çin’in Orta Kuşak Yol Projesi’ni nasıl değerlendirebiliriz?

Çin’den Avrupa’ya gönderilen 10 milyon konteynerin yüzde 96’sı deniz yolu, yüzde 4’ü ise Kuzey Koridoru olarak adlandırılan Trans-Sibirya demiryolu hattı ile kıtaya gitmektedir. Kuzey ve güney deniz yolları Rusya ve ABD’nin kontrolünde olduğu için Çin daha güvenli ve ekonomik alternatif yollar, ekonomik koridorlar projelendirmeye başlamıştır. Bunun yanı sıra konteyner taşımacılığı illegal kazanç sağlamaktadır. İnsan kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı, yedek parça kaçakçılığı, terör örgütü kaçakçılığı…  Deniz yolunda korsan faaliyetleri de artmıştır. Konteyner taşımacılığının problemlerinden biri de yükün transferinden sonra boş konteynerlerin geri götürülmesidir. Gelinen noktada dünya ticaretinin yüzde 80’i deniz yollarından kara yoluna kaymaktadır.

İşte Çin’in demir İpekyolu dediğimiz ve önemli bölümünün Türkiye’nin oluşturduğu orta koridor, kuzey koridor ile karşılaştırıldığında 2 bin km daha kısa. Bu; iklim şartları ve mesafe kısalığı dikkate alındığında ulaşımın ve nakliye maliyetinin ciddi bir oranda azalması, ürünlerin hedeflerine iki hafta erken gitmesi demek.

Şunu kamuoyunun dikkatine sunmak isterim ki Çin’in tarihi ipek yolunun hâkimi de Türklerdir. Projenin iki ucunda da Türkler var. Projenin başladığı yer Çin’in batısı, yani Doğu Türkistan, Çin’in Uygur bölgesi. Projenin diğer ayağı Türkiye’dir. İpekyolu’nun başladığı yerden Balkanlara kadar Türkçe konuşulmaktadır. Bu yol projesi Türk medeniyetleri yoludur, aynı zamanda. Yani Bakü-Tiflis-Kars demiryoluyla Türkiye’ye ulaşan demir İpekyolu da Zengezur koridoru da birer Türk yoludur. İnşallah önümüzdeki asır Türkiye’mizin liderliğinde Türk asrı olacaktır.

Sizin de belirttiğiniz gibi dünyada ekonomik ve siyasi dengeler değişiyor. Bu değişimde ticaret yolları önemli rol alıyor. Türkiye’miz ve Erzurum bu değişime hazır mı sizce?

Daha önceki Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattı çalışmalarıyla birlikte İstanbul’dan Taşkent’e, Kazakistan’a, Bişkek’e, Sibirya’ya kadar uzanacak kara ve demiryolu ağı oluşturulmuştu. Zengezur geçidi de Türk dünyası ve Türkistan için can damarı haline gelmiş durumda. ABD’nin Trans-Pasifik Ortaklığından (TPP) çekilmesinden sonra Çin, Japonya, Avustralya, Yeni Zelanda, Güney Kore ve 10 ASEAN ülkesi Bölgesel kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) Antlaşmasını 15 Kasım 2020’de imzalamışlardır. Bu antlaşma, RCEP dışındaki ülkelerin bölgeye yönelik ticaretini kısıtlayacak.

Türkiye’nin demir İpekyolu ve Zengezur geçidiyle ile Asya pasifiğini yeni pazar olarak kullanabilmesi için RCEP’in mimarı Çin ile iyi ilişkiler içinde olması gerekiyor. Yeni ticaret yollarıyla dünyanın merkezi yeniden eski dünyaya kayıyor.

Türkiye yol ve ulaşım ağını yeni dünya paradigmalarına ve dengelerine göre yenilemiş, geliştirmiştir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde gerçekleştirilen güçlü ulaşım ağıyla (bölünmüş yollar, otobanlar, hemen her şehirde kurulan hava alanları, bölgeleri birbirine bağlayan tüneller, Marmaray ve Avrasya tünelleri, yüksek hızlı tren, yenilenen ve geliştirilen demiryolu ağı, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu; Yavuz Sultan Selim, Osman Gazi ve 1915 Çanakkale Köprüsü) alt yapısını tamamlamış gözükmektedir. Avrupa’nın en büyük havalimanı olan İstanbul havalimanı… Bakınız Cumhurbaşkanımızın hedefi İstanbul’u dünya finans merkezlerinden biri yapmak… Tüm bu yolların, yatırımların hepsi birbiriyle ilgili… Türkiye yol ve ulaşım konusunda alt ve üstyapı çalışmalarını büyük oranda tamamlamıştır. Şunu da ifade etmeliyim ki yeni ticaret yollarının stratejik ve siyasi bilincine varmış Türkiye’nin desteğiyle Karabağ zaferi daha kısa sürede elde edilmiştir. Türkiye kardeş ülke Azerbaycan ile Bakü ve Şuşa Beyannamelerini imzalamıştır.

Ya Erzurum?

Erzurum bölgenin, Kafkasların tarihi lojistik merkezi, bu vesileyle Evliya Çelebi’nin yazdığı gibi Osmanlı’nın en büyük üçüncü gümrüğüydü. Ta ki 19. yüzyılın başında İngilizlerin ve Rusların Kafkaslarda yaptıkları operasyonlarla tarihi İpekyolunu kendi çıkarları doğrultusunda Anadolu’dan koparıncaya dek. Erzurum’daki üç kapı adı tarihi ticaret merkezinin kodlarını taşır: İstanbulkapı, Tebrizkapı, Gürcükapı… Erzurum’un İstanbul, Tebriz ve Gürcistan ile arasında birçok şehir ve yerleşim yeri var; lâkin kapıların adı Erzurum’a daha yakın şehirlerin isimleri değil. İstanbul, Tebriz ve Gürcistan tarihi ticaret yollarının lojistik merkezleridir. Erzurum tarihi ticaret yollarının, Hac yolunun kavşağında, doğal geçit şehridir. Gerek demir ipekyolunun gerekse Zengezur geçidinin faaliyete geçmesi durumunda Erzurum’un geçmişteki parlak günlerine kavuşması zor olmayacak. Erzurum’da yeni ekonomik ve stratejik koridorlara hazırlık yapılıyor zaten. Karadeniz’e açılan ve açılmakta olan Zigana, Ovit, Kop, Kırık ve Dallıkavak tünelleri, Artvin’e, Hopa’ya açılan sayısız tünel, Diyarbakır yönünde açılmakta olan Çirişli tüneli tarihi yolları canlandırmanın bir parçasıdır. Bu yollar şehrimizin ve bölgenin damarlarıdır, şah damarları… Doğu-batı, kuzey-güney yönlerinde yapılan duble yollar ve iyileştiren tren yolları ve hızlı tren projesi… Biz bu yollar tamamlanınca rahat nefes alacağız. Erzurum tarihindeki gibi lojistik merkez olacak. Hem enerji koridorlarına hem ticaret yollarına ev sahipliği yapan Erzurum’dan bu yollarla Trabzon ve Mersin limanlarına, Suriye ve Irak’a kolayca mal sevkiyatı yapılabilecek. Bu kadar ticari hareketlilik elbette uluslararası lojistik firmalarını, yeni fabrikaları şehrimize çekecektir. Zengezur geçidi üzerindeki her hareketliliğin bir ucu Erzurum’a dokunacaktır.

İşin siyasî, ekonomik, askerî yönleri kadar stratejik önemi yüksek olan diğer yönü de ortak dil ve kültürün yeniden canlanması, ihya olmasıdır. Yazılarımı ve konuşmalarımı takip eden bilir, ben Erzurum’a sık sık “Küçük Türkistan” derim. Evet, Erzurum Anadolu’nun Asya dediğimiz Türkistan’a açılan kapısıdır, doğu ile batının geçiş koridoru, köprüsüdür, kavşak şehirdir. Bu bağlamda Zengezur geçidinin ve demir ipekyolunun şehrimize ekonominin yanında dil, edebiyat, sanat, turizm alanlarında da çok büyük zenginlik katacağını düşünüyorum, şehir olarak turizm gelirlerimiz artacak. Yapılacak diplomatik düzenlemelerle Asya’nın içlerinden kardeşlerimiz kara ve demir yoluyla rahatlıkla Erzurum’a gelebilecekler ve bizler de Erzurum’dan Azerbaycan’a, Kazakistan’a, Özbekistan’a, Türkmenistan’a ve diğer Türk coğrafyalarına gidebileceğiz. Ortak dil ve kültür gelişecek, dayanışma ve kardeşlik hukuku artacak. Bu, şehrimiz için ciddi bir hazine demek. Erzurum tarihte olduğu gibi yeniden büyük Türk coğrafyasının önemli kültür, turizm ve eğitim merkezi olma şansını elde etmiştir, bunu şehir olarak çok iyi değerlendirmeliyiz. Meselâ bildiğim kadarıyla Gence ve Tebriz ile kardeş şehir protokollerimiz var. Erzurum’umuz işgalden kurtarılan Şuşa, Fuzuli, Zengilan gibi şehirlerle de kısa sürede ekonomik ve kültürel iş birlikleri yapacaktır, sonra Türk kültür ve medeniyetinin diğer şehirleriyle…

Sizin önerileriniz var mı? Evet, Erzurum tarihi misyonunu ve önemini yeniden kazanma şansı elde etti. Peki, Erzurum ne yapmalı ki bu şansı iyi kullanmış olsun? Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

2021 başlarında STK olarak “Kuşak Yol İnisiyatifi” konusunda bir çalıştay yaptık ve hazırladığımız teferruatlı raporun sonunda yapılması gerekenler konusunda önerilerimiz olmuştu. Sohbetimiz münasebetiyle bir kez daha paylaşayım sizlerle… Değişen ticaret yollarıyla dünyada zenginlik Batı dünyasından Doğu’ya kayabilecek. Türkiye’nin doğusunda ise yeni kalkınma alanı açılabilecek, ülkemize yatırım gelebilecek. Erzurum ve çevre iller kalkınabilecek. Doğu’nun boşalması ülkemiz için ciddi bir beka meselesidir. Sağlanacak istihdamla Türkiye’nin batısına göç durdurulabilecek. Bölgenin demografik yapısı ve zihinsel iradesi değişmeyecek.

Bu fırsatları kazanıma dönüştürmek için neler yapılmalı? Evvelâ değişen dünya dengeleri ve ticaret yollarının neticelerini ortaya koyan ve bu aklanda stratejiler üreten bir enstitüye ihtiyacımız var. Atatürk Üniversitesi veya Erzurum Teknik Üniversitesi zaman kaybetmeden bu işe sahip çıkmalıdır. Şehrin kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler, siyasiler, STK’leri ve iş dünyası merkezi hükümetin de desteğini alarak uluslararası lobi faaliyeti yapmalı, reklam filmleri hazırlayarak ulusal ve uluslararası yatırımcı ve firmalarla temasa geçerek uluslararası markaları, yatırımcıları, kargo ve lojistik firmalarını Erzurum’a davet etmeli, Erzurum’un bu firmaların Asya’ya açılan pazarı olmasını sağlamalıdır. Erzurum’u demiryolu ekipmanı, vergisiz ve gümrüksüz uluslararası serbest bölge, lojistik merkez, eğitim, sağlık turizmi, yeni hammaddeler gibi sektörlerde önemli bir merkez yapmalıyız. Ortak akıl çalışmalarını genişletmeliyiz.