Alpaslan CENGİZ


Ulusal Egemenlik....

Ulusal Egemenlik veya Milli Hakimiyet...


18, yüzyıl Ulus Devlet fikrinin yükseldiği, Devlet tanımının bugün ki manada anlam kazandığı, insanı insan tahakkümünden kurtarma fikrinin kurumsal olarak kendini ispatladığı sosyolojik manada tarihin sonu olarak tanımlana bilir… 

Yunan felsefesinin manzum tarifi demokrasiyi her ne kadar despot yönetimin ön rijit hali olarak tanımlasa da, Demokrasinin temel olmazları arasında toplum egemenliği basit tanımı ile ortak geçmişi ve birlikte yaşama arzusu olan insan topluluğunun hakimiyet mecburiyeti….

Çeşitli sorulara cevap aramak ve bu cevaplar çerçevesinde Kayıtsız Şartsız Millet hakimiyetinin uygulanabilirliğinin anlaşılabilmesi için önemlidir…

Milletimiz açısından Cumhuriyetin ilanı ve Kulluktan bireyliğe geçişimiz malum olduğu üzere kendi devrim arzumuzla gerçekleşmemiş ve hatta bu büyük devrim doğru anlatılamamış ve anlaşılamamıştır…

Yüz yıllık bir olgunlaşma sürece ve çok partili hayata geçiş tam sindirilememiştir..

Bu sürecin sindirilememiş olmasının sancıları halen daha devam etmektedir..

Hak edilmiş bir demokrasi süreci yaşamayan ve maalesef lütfedilmiş bir demokrasinin kaçınılmaz çıkmazları toplum adına geçmişi  bir tatlı rüyaya dönüştürmüştür..

Ekonomik bağımsızlığı olmayan yeterli eğitim alamamış her her şart altında bir fikre sahip insanların demokratik tercihleri kolaylıkla manupüle edilmiş korku ve hatta cehaletle beslenen fanatizimlerin hakimiyeti mensubiyet duygusunu putlaştırmıştır..