Sedanur BİNGÖL BİNGÖL


BAŞLIKSIZ

.


Nerden nasıl başlanır herkes gibi bende bilmiyorum, günler öncesinde planlar programlarımız varken bir anda her şey değişti havadaki renk, parklardaki çocuk sesleri, yemek yerken tat, uyurken huzur hepsinin adı tadı değişti! Şimdi hepsinin yeni bir adı var yeni bir hissi...
Cahit Zarifoğlu'nun da dediği gibi "ne çok acı var" evet ne çok acı var bunları yazmak bile acı veriyor sorgulanma silkelenme zamanımız gelmiş de geçmiş gibi…  İnanan ve inanmayan fark etmeksizin ,ne az şükrediyormuşum şükrediyormuşuz... Hep fazlası için çabaladığım bu dünyam bu koca dünyam meğerse bir sarsıntı kadar küçükmüş! Sanırım bu süreç de en büyük derslerden biride haddimi bilmem gerektiğiymiş. Koca koca cümleler konuşan hedeflerimde hedeflerim diye çırpınan ve yolundaki taşlara isyan eden, yer yer kendini devrimci ilan eden kendim için şuan belki de en çok had bilme zamanı, şükretmek! Had bilmek! Şunu da dipnot geçmede fayda var benim şükrettiğim şey ne kötü hayatlar var haline şükret değil, şükredecek çok şeyin var, kısas asla! Acıdan örneklendirme yapılamaz! Burada ne kadar üzgün olduğumu kelime kelime yazmanın, insanların acılı fotoğraflarına acıyı acıtacak hüzünlü müzikler koymaktan farksız olduğunu düşünüyorum. Keza acı yüksek bir sessizliktir. Bilmiyorum böyle durumlarda ne yapmalı, nasıl yaşamam gerektiğini bilmiyorum... Bilmemek yada çaresizlik insanları yaşam boyunca bir şeyleri yapmaya sürüklemiş bilhassa şairleri sanırım beni de yazmaya sürüklüyor. Yazarak yaşamayı öğrenebileceğime inanmalı mıyım? Yada inanmış mıyım? Sorular, cevaplar, çözümler hepsi birer pazar yeri beynimde! Sizleride daha fazla soru yağmuruna tutmadan yazıma pek kıymetli İsmet Özel'in şiiri ile veda etmek istiyorum; 
"Yaşamayı bileydim yazar mıydım hiç şiir?
Yaşamayabileydim yazar mıydım hiç şiir?
-Yaşama!
-Ya bileydim?
Yazar mıydım?
Hiç şiir."
Sağlıcakla kalın...