Abdurrahman ZEYNAL


BUĞDAY SATIYORUZ

1960-1970'lerde Erzurum Daphan ovasında Ağustosta hasat edilen buğdaylar köylünün ihtiyacı kadar kısmı evde un, tohumluk olarak ayrılır kalan kısmı çuvallara doldurularak at arabası, kağnı arabalarıyla Eylül ayı boyunca Aşkale Toprak Mahsulleri Ofisinin depolarına götürülürdü.


Sabah ezanlarıyla köylüler toprak yollarda harekete başlar saat on sularında 20 kilometrelik yolu kat ederek Ofisin önünde kuyruğa girerdi. Bu kuyruk Ekmek Kuyruğu değil Buğday Teslim etme kuyruğuydu. Sırası gelen ofisin beton zeminine buğdaylarını döker, tartımı yapılır ve köylü vatandaşa ürünün parası için o zaman koçan dedikleri bir evrak verilir, kararlaştırılan günde Aşkale Ziraat Bankasından gelip parayı alması tembih edilirdi.

Mercimekler satılmış, buğday paraları alınmış, "Yedi haftalarda" babam Erzurum'a giderek evin bir kış boyunca tüketeceği çay, şeker, gaz yağı, elbise, basma yani ne ihtiyaç var ise onları alır gelirdi.

Böylece kışın kar yağmış, tipi olmuş kimin umurunda... Ambarda un, Kilerde her türlü gıda maddesi, küpte kavurma birazda tütün oldu mu evin reisinden daha ağa kim olabilirdi ki.....

Bu sosyal ve üretim değişimi 1980'lere kadar sürdü....

İşte o yıllar sanırım komşuluk, dostluk karşılıksız ve sade idi....

Herkes umutlu ve mutlu idi.....