Abdurrahman ZEYNAL


DEVLETİN KALEMİYLE HESAPLANMIŞ BALI YEMEM

Ahmet Erzurum'un köylerinde yaşıyordu. Tarım ve hayvancılıkla uğraşırken "zığı balı" üretiyor sonbaharda şehre getirerek satıyor, kazandığı parayla evine kışlık lazım olan malları alarak dönüyordu.


 

Ahmet'in ürettiği bal doğal ve organikti. Hiçbir yabancı madde kullanılmıştı. Arılar yaylaların endemik bitkilerinden aldıkları bal özlerini kara kovana getiriyor, petekleri doldurdukça dolduruyorlardı.

Sonbaharda bal sağım zamanı gelince gece ay ışığında süzme işlemi kalaylanmış bakır teştlere yapılıyor, etrafa koku saçılıyordu. Bal kokusunu alan konu komşu o dönemin adeti üzere iplere bağladıkları kapları bacalardan sarkıtıyor.

Ev sahibi ailede kepçeyle kaba bal koyuyor sonra ipi çekerek haber veriyor, böylece veren ile alan asla birbirini tanımadan yüz yıllar boyu gelenek devam ediyordu.

Geleneklere göre balı sağan itikatlı, helal ve haramı iyi bilen Ahmet efendi ertesi gün kağnı arabasıyla balı şehre getirip satıyordu.

Şehirde alim bir ailenin isteği üzerine evlerine kadar balı götürdü. Hane sahibi hanımının getirdiği kaba balı doldurarak tartım işlerini yapmaya başladı.

Mal sahibi ev sahibinden aldığı kalemle hesapları yazarken evin yedi yaşındaki küçük kızı odaya geldi. Yeni okuma yazma öğrenmişti. Kalemin üzerinde Devlet Demir Yolları yazılı kalemi görünce :

Baba ben bu balı istemem... Yememem.. deyince birden odada bir sessizlik oldu.

Babası kızına, neden yemezsin? diye sordu.

Kız muhteşem cevap verdi. Üzerinde Devlet malı yazılı kalemle hesaplanan balı yemem...

Baba bu sefer o zaman kızım kurşun kalemini getir onunla hesaplayalım. Kız kalemini getirdi . Hesaplama yapıldı ve işte şimdi oldu. Bu balı yerim...

Ne diyeyim; keşke özellikle devleti yönetenler bu kızımız kadar devletin malı konusunda hassas olsalar......

Not Yaşanmış olayın özetidir.