Orhan DURMUŞ


Fitne Tohumu


Kelime anlamı olarak kargaşa çıkarmak olan fitne; çabuk yayılan çabuk kalplerde yer tutan bir durum olduğundan tohum benzetmesini yaptım.

 

Öğle ki; su istemez toprak istemez yayılmak için ama fitne dil ile ekilen insanları kargaşaya sürükleyen bir eylemdir.

 

?Fitne kelimesi, sözlükte ?altın ve gümüş gibi değerli madenleri saflığını anlamak için ateşte eritmek? mânasına gelen fetn (fütûn) kökünden türemiştir. Kelimenin en eski kullanımlarında ?derisini daha kolay yüzebilmek için kurbanı sıcak kuma gömmek; kandırmak, gönlünü çelmek? ve ?pusu kurarak yol kesmek? anlamları da vardır. Kuyumcu için aynı kökten gelen fettân kullanılır (Lisânü´l-?Arab, ?ftn? md.). Kelime Kur´ân-ı Kerîm´de ?ateşe atma, ateşle azap etme? anlamında geçmektedir (ez-Zâriyât 51/13). Fitnenin zamanla kazandığı, insanın zarara uğraması veya uğratılması şeklindeki anlamında ateşte yanmayla ilgili eski mânanın da etkisi olmuştur. Klasik sözlüklerde bu anlamların başlıcaları şu şekilde sıralanmıştır: ?Sınama, maddî ve mânevî sıkıntı, üzüntü, belâ ve felâketle imtihan etme.? İnsanın içine aşk ateşi düşürdüğü veya gönlünü çelip mantıklı düşünmesini engellediği için kadına fettân denilmiştir. Aynı kelime, kişinin aklını karıştırıp ahlâkını bozan ve cezaya çarptırılmasına sebep olan şeytan için, ayrıca zarar verme mânasından dolayı hırsız için de kullanılmıştır. İnsanların hırsını kamçılayıp günah işlemelerine sebep olan altın ve gümüşe ?iki fettân?, insanları zor bir imtihandan geçirecek olan Münker ve Nekir´e de ?kabrin iki fettânı? adı verilmiştir (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, ?ftn? md.; Lisânü´l-?Arab, ?ftn? md.; Tâcü´l-?arûs, ?ftn? md.; Müsned, II, 173; III, 346). Fitnenin, ?inanç uğruna mâruz kalınan ağır işkence? anlamında kullanımı da oldukça yaygındır (meselâ bk. Câhiz, s. 29, 30, 32, 40)

 

Fitne, özellikle bu son anlamda kullanıldığında her zaman kötü sonuçlar doğuran bir durumu ifade etmeyebilir; inanma iradesini daha da güçlendirmesi, ahlâkî arınmaya imkân sağlaması, kişiye imanındaki kararlılığı ve erdemli yaşayışı kanıtlamaya fırsat vermesi bakımından ferdin veya toplumun dinî ve ahlâkî gelişmesine katkısı olan olumlu bir imtihan ve deneme yolu sayılabilir. Nitekim Seyyid Şerîf el-Cürcânî ve Tehânevî gibi bazı âlimlerin fitne hakkındaki tariflerinde bu hususu dikkate aldıkları farkedilmektedir. İbn Manzûr da fitne için, ?insanın isyankârlığını olduğu kadar sabır ve metanetini de ortaya koyup sonuçta Allah´ın mükâfatına nâil olmasına fırsat veren imtihan? şeklinde bir açıklama yapar; ardından da Mecdüddin İbnü´l-Esîr´in, fitnenin genellikle ?hoşa gitmeyen bir imtihanın sonucu? anlamında kullanıldığını, ancak kelimenin giderek ?günah, inkârcılık, savaş, yangın, zelzele? gibi mânalarının yaygınlaştığını belirten açıklamasını nakleder (Lisânü´l-?Arab, ?ftn? md.). Aynı müellif, ?Allahım, fitnelerden sana sığınırım!? diyen birine Hz. Ömer´in, ?Rabbinin sana mal ve evlât vermesini istemiyor musun?? dediğini hatırlatır ve onun bu sözüyle, ?Mallarınız ve evlâtlarınız sizin için birer fitnedir? meâlindeki âyeti (el-Enfâl 8/28) kastettiğini belirtir. Bu açıklamalar da fitnenin büsbütün zararlı bir şey olmadığını göstermesi bakımından ilgi çekicidir.?

 

Fitne bir kişi için günümüz kullanım anlamıyla birisi için emin olmadığın halde ön yargı ile zanda bulunmak ve başkalarının ona karşı olan düşüncesini değiştirme algısı olarak tanımlanabilir. Müslüman olarak bu tarz durumlardan uzak durmalı ve önyargıdan, zandan ve başkasının tahminleri ile yaklaşılmamalıdır.