Abdurrahman ZEYNAL


GÜÇLÜ TÜRKİYE ÖZLEMİM VARDI

GÜÇLÜ TÜRKİYE ÖZLEMİM VARDI


1965’lerden itibaren aklım kesti..
Geçen sürede pek çok parti, hükümet, genel başkan ve cumhurbaşkanı gördüm.
Kıbrıs meselesi, 1968’de başlayan öğrenci olayları, 12 Mart Muhtırası, 1974 Kıbrıs Harekâtı.
İşçi grevleri, üniversite boykotları, 1975 sonrası her gün öldürülen gençleri gördüm.
1980 yılında yapılan 12 Eylül darbesi ve uygulamaya konulan "24 Ocak" kararları ve vahşi kapitalizme teslim edilen ülke..
1984 sonrası yaşanan Eruh ve Şemdinli baskınları, Sündüs yaylasında katledilen bebekler, çocuklar, anneler ve babalar.
40 yıldır Türkiye’nin terör yüzünden kayıplarının maddi ve manevi zararlarının ne olduğunu bile hesaplayamadık.
1985 sonrası ortaya çıkan “Papatyalar” ve sosyal hayata verdikleri zarları, cemaat ve tarikat adları altında örgütlenenlerin verdikleri korkunç zararları kayıtlara bile geçiremedik.
Avrupa Birliğine girme hayalleriyle verdiğimiz tavizler, attığımız imzalar ve nihayet batılıların bize biçtikleri rolleri maalesef aleyhimize olduğunu anlayamadan vakit geçirdik.
1990 yılında başlayan ABD’nin Ortadoğu’ya şekil verme harekâtı. Birinci Körfez Harekâtıyla başlarken işin sonun nereye gideceğini hesap edemeyen liderlerimizle vakit kaybettik.
Özellikle 1990 sonrası Türkiye için Kafkaslar için Balkanlar için başlayan çok acılı dönem yaşadık. Bosna’da, Karabağ’da Müslümanlar soykırıma tabi tutulurken, PKK canileri ülkemiz içinde kan dökerken maalesef çok acılar yaşadık.
1999 Gölcük, Düzce depremleri ülkemizde büyük acılara sebep olurken 2003 yılında başlayan ikinci körfez harekâtı ile ABD’de güney sınırlarımıza gelip yerleşiyor ve Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne tehdit oluşturacak oluşumları organize ettiğini acı ile seyrettik… 
Kuzey Irak’ta Barzani-Talabani ikilisi ve Kuzey Suriye’de PYD, YPG terör örgütlerini organize eden ABD‘nin ayak oyunlarını doğru algılayamayan yöneticilerimizle karşılaştık….
2003 Kasım seçimleriyle Türkiye büyük bir şans yakaladı. Parlamentoda çoğunluğu elde etmiş AKP ülke için bir şans olmuştu. Gerçekten de 2007 yılına kadar işler yolunda gidiyor, ülke rehabilite ediliyor, ekonomi istikralı bir yol çiziyordu.
2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle başlayıp, Balyoz, Yakamoz, Ay Işığı, Ergenekon süreçleriyle devam eden ve 15 Temmuz kalkışmasıyla sonuçlanan haksız, hukuksuz ve Türkiye’yi içte ve dışta yaralayan, çok sayıda insanımızı kaybettiğimiz acı olaylara şahit olduk.
Hiç olmayacak olay oldu. Kendi uçaklarımız TBMM’yi bombaladı yüzlerce insanımız öldü.. Bu olay sonucu Türkiye geleneksel yönetim anlayışını değiştirerek “Parlamenter” sistemden “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine” geçti.
Dünya değişiyordu. Teknoloji baş döndürücü hızla yol alıyor, Türkiye’nin etrafında savaşlar eksik olmuyor, bölge yeniden şekilleniyordu.
Dünya pandemiyle boğuşurken bizlerde hastalıkla karşı karşıya kaldık… Çok can kaybettik..
Özellikle 6 Şubat 2023 de yaşanan ve on bir ilimizi yıkan on binlerce insanımızı toprağın altında bırakan depremle sarsıldık….
Cemaatleri, tarikatları ve çok sayıdaki sivil toplum kuruluşlarının devlet içinde etkili ve yetkili olduklarını gördük…
Halbuki beklentilerimiz, özlemlerimiz asla böyle değildi…! Bizler; 
Kafkaslar, Balkanlar, Ortadoğu ve Karadeniz bölgesi şekillenirken Türkiye ileri, güçlü, kadir bir devlet olmalıydı. Özlemimiz buydu. 
Vurucu gücü kuvvetli bir silahlı kuvvetler, ihracatı ithalatından fazla olan bir ekonomik yapı ve bilim üreten üniversitelere sahip olmamız gerekiyordu.
Her şeyden ötesi kuvvetler ayrılığına dayanan yargı olmazsa olmazımız olmalıydı. Türkiye Cumhuriyeti kimliğine sahip her vatandaşımız haksızlığa uğradığında “ANKARA’DA HÂKİMLER VAR” demeliydi.
Yıllarca gönlümüzde Büyük Türkiye hayali vardı. Beynimizde Muhteşem Türkiye özlemi vardı. 84 milyon vatandaşımızın kardeş olduğu bir Türkiye özlemi vardı.
Tarımda ileri gitmiş, sanayisi dünya devleriyle yarışan, bölgesinin cazibe merkezi olmasıyla göz dolduran bir Türkiye özlemi ….
Dünyada hiçbir gücün bize yan gözle bakmayı göze alamayacağı Hakkın, Hukukun, Adaletin zirve öreklerini yaşandığı bir Türkiye özlemi vardı….