Abdurrahman ZEYNAL


Kadana Mahallesini Gezmeye varmısınız?



Günümüzde mahalle kalmadı. O muhteşem komşuluklar, kadınların tırhıçlı kapılar arkasında avluda oturup muhabbetleri, ne uzun kış gecelerindeki hekat anlatma gelenekleri, nede komşuda pişer bize de düşer anlayışı. Hepsi itti, bitti ve gittiler.
Aslında anlatmak istediğim şey sabah yürüyüşümün bugünkü kısmı Kadana Mahallesiydi. Mahallenin kuruluşu hani tarihte olmuş veya bu adı ne zaman almış belli değil.
Anlatılanlara bakılırsa iki görüş öne çıkmaktadır. Birincisi Zengin bir adamın atlarından ismini almasıdır. Ağanın Kadana atları vardır. Bir gün atıyla giderken atı tökezler ve durmak zorunda kalır. Ağada o bölgeye bir mescit , sonrasında cami inşa ettirir ve ağrı ağır mahalle teşekkül eder ki ismi de dilden dile dolaşarak Kadana olur.
Mahalle başının batısında Akpınar veya Akpungar çeşmesi veya paharıyla başlar batıya doğru büyür. Kuzey tarafında Yeğen Ağa Mahallesi, Doğusunda Veyis Efendi Güneyinde Darağacı ve Hacı Cuma mahalleleri ile çevrilmişken batısında Derviş Ağa veya Cedit Mahallesi bulunmaktadır. Bir zamanlar yirmiden fazla sokağı olan yerin bugün iki veya beş sokağı var. Adı ise onu hiç sormayın 2013 yılında belediye kararıyla yok edildi.
Tahtacılar Caddesinden yukarı çıkarken Derviş Ağa Camisi önünden geçip Gül Ahmet caddesini adımlarken caddenin güney tarafındaki yapılar Kadana Mahallesini oluşturuyordu. Daracık sokakları hala eskinin esintilerini günümüze taşırken onlarca sokağından ancak çok azı varlığını sürdürmekteydi.
Devler Çeşmesi, Çürüklük Mezarlığı mahallenin kuzey tarafında bulunmaktayken bugün mezarlığın yerinde yeller esmektedir. Yolun hemen solunda tarihi Tahta Hamamı hala kapılarını müşterilerine açarken bir zamanlar hasta atların geceleri iyileştirmek için hamamda arzı endam ettiklerini duyar gibi oluyorum.
Meydanın Güney tarafında tek katlı bir kısmı vakıf dükkanı olan yerlerde henüz kapıları açılmasa da varlıklarını sürdüren esnaflar gelmemişti. Mahalleye dönüm Akpınar çeşmesinin önünde durup akan çeşmenin fotoğrafını alırken 1975 yılındaki keresteciler depolarının yanması aklıma gelmiş zorlukla söndürülen yangın sonunda dönemin belediye başkanı sevincinden belki gözleri yaşarmıştı.
Şimdi 2. Kümbet Caddesinden geçerken hayallerin yüzlerce yıl ötesine götürüyordu. Tam Büyük Meydan sokaktayım. Etraf yıkılmış canlılık emareleri ortadan kalkmıştı. Sadece tabela vardı. Fotoğraflar yok oluşu simgelemekteydi.
Yürürken mahiyetini bilmediğim veya bilen birisinden öğrenemediğim Öğretmen Sokak levhası yıkılmamış bir duvarda arzu endam ediyor ben buradayım der gibiydi. Hemen bitişik sokakta Öğretmen Çıkmazı sokak levhası mahalle hakkında bilgi veriyordu. Burası çıkmaz sokak buradan ileri geçemezsin derdi.
Etrafın boşalmış, güney tarafında hiç ev kalmamış, Kadana Camisi bak ben 1744 yılında yapılmışım işte bahçemde kabirler . Haziresi yıkılmamış ender camilerden biriyim der gibiydi. Kesme taştan yapılmış, eski cemaatini aramaya devam ediyor hali vardı.
Yıkılmış konaklar, terk edilmiş evler sanki Atom Bombası atılmış Hiroşimayı çağrıştırır gibiydi.
Yürümeye Devam ederken önüme yeni bir tabela çıkıyor ve ben 1. Hacı Ahmet Sokağım demekteydi. Az ötede ikinci Hacı Ahmet Sokak arzı endam ederken uzaktan Kevelciler Caddesinin varlığını bana haber veriyordu.
Ne diyebilirim etrafındaki evlerin tamamı yıkılmış Hacı Cuma ve Taşmescit(Darağacı) Camileri uzaktan bana el sallar gibi hallerini görüyor ve bir zamanlar nice zenginlerin, hanedan sahiplerinin veya fukara-i sabirinlerin hayat sürdüğü Kadana Mahallesi Tarih olmuş, depremden çıkmış hayalet görünümünü almıştı.
Tek tük ayakta duran evlerde ise Afgan sığınmacıların kaldığını görmek de ayrı bir acıyı çağrıştırıyordu.
Ne diyeyim bugünde bu kadar. Sizleri Fotoğraflarla baş başa bırakıyor hayırlı gezmeler diliyorum.