Orhan DURMUŞ


KAOSTAN BESLENMEK

Bir önceki yazımda Kaos Teorisinden alıntılar yaparak küçük bir giriş yapmıştım.


Kaosun sözlük anlamı olarak; düzensizlik, Karışıklık, kargaşa anlamına gelmektedir. (TDK,

2005:1065).

Bilimde, bir takım zincirleme olaylarda küçük değişikliklerin büyük sorunlar haline getiren kriz noktalarının her yerde olduğu anlamında kullanılan bu kavram, düzensizliğin içindeki düzeni, kompleks ve doğrusal olmayan dinamik sistemleri konu alan teoriyi ifade etmek için kullanılmaktadır (Yeşilorman,2006).

 

Kaos kelime anlamı olarak düzensizlik, karmaşa olduğunu ifade ettik. Toplumlarda oluşan toplumsal karmaşalarında sosyolojik açıdan değerlendirilen yönleri olduğunu biliyoruz. Değinmek istediğim toplumsal çoğu olayın insan algısını yöneterek toplumsal karmaşa çıkarıp bundan beslenen tarafların olduğunu bilinmesi gerektiği…

Kaos teorisi, kaos kuramı veya kargaşa kuramı; yapısal olarak bir fizik teorisi ya da matematiksel bir tümevarım değil, fiziksel gerçeklik parçalarının bir bütün olarak eğilimini açıklamaya yarayan bir yöntemdir. Ancak bende kaos kuramını incelerken fiziksel gerçeklik dışında toplumsal gerçeklik anlamında, sosyolojik açıdan da değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.  “KAOS” kelimesi ürkütücü gelse de kaosu seven ve bunu biraz sonra değineceğim “kelebek etkisi” den faydalanarak kaos ortamının çoğu zaman bilinçli yaratıldığı fikri ve bu ortamda hayat bulan oluşumların olduğu başka değimle düzensizlikten yeni düzen oluşturulduğunu anlıyoruz.

Teorinin önermesi;

  1. Düzen düzensizliği yaratır.
  2. Düzenin anlayamadığımız hali(kaos) varsa ki -illa ki olmalıdır- bundan dolayı düzensiz diyemeyiz. Yani düzenin dışına çıkmak imkânsızdır.
  3. Düzensizliğin içinde de bir düzen vardır.
  4. Düzen düzensizlikten doğar.
  5. Yeni düzende uzlaşma ve bağlılık değişimin ardından çok kısa süreli olarak kendini gösterir.
  6. Ulaşılan yeni düzen, kendiliğinden örgütlenen bir süreç vasıtasıyla kestirilemez bir yöne doğru gelişir.

Kelebek etkisi nedir?

“Kelebek etkisi, bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine verilen addır. Edward N. Lorenz'in çalışmalarından biri olan Kaos Teorisi ile ilgilidir. Daha sonralarda hava durumu ile ilgili verdiği şu örnek ile ünlenmiştir. Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD'de fırtına kopmasına neden olabilir. Farklı bir örnekle bu, bir kelebeğin kanat çırpması, Dünyanın yarısını dolaşabilecek bir kasırganın oluşmasına neden olabilir.”

Fakat daha çok yaratılan bir kaosun büyüyerek artmasını ifade eder.

 

Kelebek etkisini toplumsal olarak değerlendirmek gerekirse ben en basit örnekle bunu çocukken oynadığımız “kulaktan kulağa” oyununa çok benzetiyorum. Bilenler bilirler ancak bilmeyenler için anlatmak gerekirse en az 5 veya daha fala kişinin yan yana gelerek en baştaki kişinin yanındaki kişiye bir cümle fısıldaması ve oyundaki kişilerde bir yanındakine aynı cümleyi anladığı kadarını aktararak en sondaki kişiye kadar söylemesi şeklindedir. Oyunun amacı en baştaki kişinin söylediği cümleyi aynısını aktarabilmektir ama oyunun en eğlenceli tarafı ise son oyuncaya kadar cümlenin uğradığı değişimdir. Basit bir kulaktan kulağa oyununda aynı zamanda dedikodunun etkisini de görmüş oluruz.

Toplumsal olaylarda da genelde kelebek etkisi misali olayların giderek büyümesi küçümsenen bir olayın tahmin edilemeyen boyutlara varması ile sonuçlanmaktadır. Yıllardır toplum olarak kullandığımız bir cümle var “dış güçler” işte çoğu olaylarda dış ya da iç güç fark etmez otorite sahipleri kelebek etkisini oluşturacak sebepler nedenler ararlar. Bu arayış genelde din, mezhep, ırk sebeplerine dayandırılarak küçük yaraları kaşıyarak kanamalı yaralara dönüştürürler işte bu tamda kaos kuramıdır.

Bu kaos ortamından nemalanırlar.

Kaos her zaman bazıları için kazançlı hale dönüşebilir. Geçtiğimiz günlerde ülkemizde çıkarılan orman yangınları bir kaostur. Yangın söndürme malzemelerinin iki kat, üç kat artırılması ise kaosu fırsata çevirip kazançlı çıkmak olarak ifade edebilirim. Verdiğim örnek çok acımasız gibi görünse de maalesef çoğu insan kaostan beslenir…

Kendisini daha iyi göstermek için başkasının kusurlarını abartmak, dedikodu yaparak şahit olmadığı durumları oradaymış gibi anlatmak, aslında küçük kaoslar oluşturmak değil midir?

Ülkemizin en büyük problemlerinden biri olan kaçak elektrik kullanımında dahi insan olarak oluşan karmaşadan besleniyoruz. “kimse ödemiyor ki ben neden ödeyeyim” bir kişinin oluşturduğu bu etki bir mahalleye, bir ilçeye, bir şehre sonrasında ülkesel bir kriz haline dönüşüyor. Bizlerde yangın döneminde aşırı talepten dolayı fahiş fiyat zamlarına aşırı tepki gösterirken ülke ekonomisine büyük zarar veren kaçak elektrik kullanımı gündemimizde dahi yer almaya biliyor.  

Yine pandemi sebebiyle yaklaşık 2 yıldır esnaflarımız kan ağlıyor. Sokağa çıkma yasaklarıyla birlikte esnafın yaşadığı darboğaz toplumsal bir karmaşaya sebep oldu. Vergisel ve diğer yükümlülüklerini yerine getiremeyen esnaf hükümetin ekonomik yaptırımları ile ayakta durmaya çalıştı. Bu kaos ortamı kimi sektörleri durma noktasına getirirken kimi sektörleri daha fazla harekete geçirdi.

Hepsinden acısı devletin desteklerinden hakkı olanlarla birlikte hakkı olmadığı halde bu karmaşadan faydalanarak beslenenler oldu. Kısacası kaos kuramında olduğu gibi her kamaşa kendi düzenini oluşturuyor.

Bizde çoğu zaman bakakalıyoruz…