Abdurrahman ZEYNAL


ÖĞRETMENİN GURBETTEKİ İLK RAMAZAN BAYRAMI


Devedağı (Fisirik) köyü vadi içerisinde, ormanlık bir alanda kurulmuş, az ilerisinde 1071 yılından sonra Sultan Alpaslan´ın buraları ele geçirince kesme taştan, Horasan Harcı kullanılarak üçgen şeklinde inşa edilmiş, Selçuklu mimarisinin bütün özelliklerini gösteren Fisirik Kalesi vardı .Köy ismini bu kaleden almıştı. Çok önemli bir boğazda inşa edilmişti.

Ramazan bitmek üzereydi. Şerefe günü akşam üzeri köye vardık. Ezanlar okunmak üzereydi. Köylüler oruç tutmuş ezanı bekliyorlardı. Sabah uyanınca arife gününe denk gelmiştik. Sabahın erken saatlerinde köy çocukları ellerinde torbalar ev dolaşarak arafalık topluyorlardı. Genç öğretmen bu çocukları uzaktan epeyce seyretti. Neşelerine hayran kaldı. Çıktıkları yolculuk onların oruç tutmasına mani olmuş, üzülmüş ama elinden bir şey gelmemişti. Yarın bayram.

Sabah olunca camiye muhtarla gitmiş, namaz sonrasında muhtar öğretmeni köylüler ile tanıştırmaya başladı. Köylülerin cana yakındı... Gün görmüş, cihan savaşının ateş çemberinden geçmiş, acı, tatlı olayları yaşamış insanlardı. Bu özellik genç öğretmene büyük güven verdi. Sevinmesine sebep oldu.

Genç öğretmen çevreyi tanımak için olağanüstü dikkat kesilmişti. Gençti. Garipti. Farklı bir coğrafyada bulunuyordu. Bereket muhtar ve köylüler cana yakındı. Muhtar köyünü ve çevresini tanıtırken rahat ve sevecen bir büyük baba edasıyla etrafı tarif ediyor, arada bir bak muallim bey bu kale bizim için önemlidir. Şu gördüğün ormanlar hayat alanımızdır. Tarlalar; buğday, arpa, mısır için ekip biçtiğimiz varlığımızdır.

Sohbet uzayıp giderken yemek vakti geldi. Tandırda pişmiş güzel bir keçi eti yeme vakti idi. Çünkü bölge dağlık ve ormanlık olduğu için köyde koyunla birlikte çok sayıda keçide yetiştiriliyordu. Yemekten sonra okulun yerine gidince hayretler içinde kaldım.... Yıkık, dökük bir bina....İçimden derin bir ah çekip buralar nasıl tamir edilecek diye muhtara sordum....!

Mektep Osmanlı´nın son dönemlerinde İspir kazasının beş köyünde inşa edilen okullardan biriydi. Birinci Dünya Savaşına kadar açık kalmış, sonrasında öğretmensizlik, bakımsızlık sonucu yıkılmakla karşı karşıya kalmıştı. Bu sürede Şamil Efendinin gayretleri yeterli olmamıştı.

Muhtar son derece rahat.. Muallim bey tasalanma.... İspire gider gereken malzemeleri tedarik edersen yapması kolaydır dedi. Eeee....! Artık iş başa düşmüştü. Akşam erken oldu. Günler kısalmıştı. Güneş gidince yerini derin bir karanlık aldı. Köy ve vadi sessizliğe büründü. Annem muhtarın hanımıyla otururken bizde köylüler ile odada yanan çıraların aydınlığında koyu bir sohbete başladık. En çok ikinci cihan harbi konuşuluyordu. Köylüler el yordamıyla, duydukları kadar, Almanları, Rusları, İngilizleri, Japonları birazda Amerikalıları konuşuyorlardı.

Bayram bitmiş İspir Kaymakamı Refik Güngör köye gelmişti. Muhtarın odasında kısa bir sohbet yapan kaymakla birlikte Muhtar İbrahim Efendi, Davut Ağa Fisirik kaleye gittik. Pek eğlendik. Akşam Şamil Efendinin odasında misafiriz. Ahmet Polat beyle birlikteyiz. Sohbet uzayıp giderken Şamil Efendi Birinci Cihan Harbinden önce Rusya´ya çalışmaya gitmiş, orada çalışarak pastacılığı öğrenmiş, savaş çıkınca memleketine dönmüş, konuşması, oturması, tavır ve davranışlarıyla insana güven veren biri olmasıyla öğretmenin dikkatini çekmişti..