Ayhan YİĞİT


SİYASET DİLİ


 

                                                       -1-

         Siyaset veya propaganda dili nasıl olmalı?     

      Yerel seçimler yaklaştığı için, siyasi partilerde hareketlilik başladı?

      Hizmetlerde Yarış başlamalı, olgunluk olmalı?Hatipler toplum önderi, ya da lideri olduklarına göre; söylemlerde de önder olmalılar?

       Önceki seçimlerde yazdığım gibi, şimdi de bir şeyler karalıyayım dedim.

        Bu işi yapan kişilerin dili, lafı, sözü ve cümleleri en iyi; hatta eğitici, olgunlaştırıcı olmalı. İpek gibi olmalı,  milleti sarmalı ve ısıtmalı. Kadife gibi yumuşak, ilahi gibi hoş, hadislere benzer anlam taşımalı,  Ata sözü  gibi oturaklı olmalı?

        Ve bunları; iktisadiyi ve teknolojiyi içeren nidalar tamamlamalı?

      Bunlar olmuyorsa; Milleti ve toplumu,  rahatsız ve tedirgin edici, gençleri güzel konuşmadan ve medeni olup iyi diyalog kurmalarına mani olabilecek davranışlardan kaçınılmalı;  ahlak ve kültür seviyesini yıpratıcı, düşürücü hiç olmamalı:

      Türkçemizin o güzel sözleri ve deyimleri dururken: Niye çirkin,  kırıcı, ayrıştırıcı, ötekileştirci,  yerici, aşağılayıcı,  ...  ve ya yıpratıcı;  yahut, bunlara benzer söz veya cümleler; hatta, iftira içerikli nameler kullanılır?

      Bu propagandayı yapan kişi veya kişiler, toplumun önde olanları olduğu için, bu sözcükler daha da önem kazanıyor?

     Örneğin; en başta üst düzey siyasetçiler ve siyasetçiler, yetkililer ve makam sahipleri, akademisyenler, eğitimciler;  medya mensupları, haberciler, yazarlar, açık oturumlarda, panel ve konferanslarda konuşanlar, Millete hitap etmek durumunda olanlar...

      Bu kişileri çok kişi izliyor, dinliyor, okuyor ve etkileniyor. İyi ve doğru diye algılayabiliyor? O, hoş olmayan söz ve davranışları etrafına söylemeğe ve bulaştırmaya (san ki; iyi imiş, değerliymiş, güncelmiş gibi,) başlayabiliyor? söz ve cümlelerini ağzında sakız, dilinde erdem ediyor?                                                      

      Bir sade vatandaş kırıcı ve kötü laflar sarf etse,  bir kaç kişi duyar? Onlar da bir kaç kişiye götürebilir ve bu olumsuz durum sınırlı kalır. Toplumu fazla etkilemez, yayılmaz unutulur gider.

       Ama ,  bir siyasetçi meydanda, TV. De konuşursa; onu sadece ülkemizin 80 milyonu değil, tüm dünya duyar ve izler... Konumu icabı sözlerine itibar edilip inanıla bilinir.

       O söz ve cümle; adım adım, dalga dalga,  kişilere ve topluma yayılabilir. Hatta artarak,  bazen değişerek, daha acı, daha kırıcı ve daha agresif hal alabilir/ alıyor da? Sohbetlere, diyaloglara ve tartışmalara giriyor.

      Bu hallerde, toplumun içinde ve özünde var olan değerleri; dayanışma, kardeşlik, dostluk, komşuluk, meslek? sevgi ve saygı bağlarını (çimentosunu) zayıflatabilir.

      Tedirginlik, huzursuzluk, geçimsizlik, tahammülsüzlük, hoşnutsuzluk yapar ve güvensizlik duygusuna sebep olur.

      Tabi ki, tüm konuşanlar, yazanlar ve medya mensupları bu yazılanlara uymuyor. Çok güzel konuşanlar kardeşliği, birleştiriciliği ve ahlaki değerleri vurgulayanlar ve yazanlar da az değil. Onları kutluyorum?

       Hâlbuki hedef; bu olmamalı(olumsuz söz ve davranışlar):

       Hedef; iyilik,  kardeşlik, yapıcılık, birleştiricilik ve kalkınma hamleleri olmalı? İlaveten yukarda sayılan güzel duyguları, milletimizde olan,  erdemleri artırmak ve pekiştirmek olmalı.

       Hedef: Yapacakları hizmeti, halka ve gençlere sunacakları imkânları, icraatı anlatmak ve bunlarda yarışmaktır? Yarışı halisane götürmektir?

       Güzel Türkçemizin,  güzel sözleri, nükteleri, hicivleri, Atasözleri ve Atalarımızın destanları vardır. Türkçemiz ve gramerimiz güzel kullanılmayı, güzel sözlerin artmasını beklediği gibi; toplumumuz da bunu beklemektedir.

      Aksini bekleyen çok azdır. Kırıp dökmek, akademik ve nutuk seviyelerini düşürmek, eşsiz ve güzel edebiyatımızı, deyimlerimizi ve Atasözlerini; güzel ve ayarında kullanmamak, dibe vurdurmak, işe yaramayacağı gibi:

      Yetişme yaşında olan çocuklara ve gençlere de;  kötü örnek olup, bunların kötü yetişmesine, sevecen, barışçıl ve iyi ahlaklı olmamasına, ruhlarının travmaya uğramasına, kişiliklerinin iyi gelişmemesine sebep olabilir?

       Gelecekte ülkenin her şeyini teslim edeceğimiz / teslim alacak olan yarının yetişkinleri:

      Yetki ve makam sahibi olacak bu canlı ve değerli cevherler ?´ kötü işlendikleri için  ?´ kavgacı, uyumsuz ve barışçıl olamayan kişiliğe sahip olabilir.

       O zamanda, Millet ve Ülke yararına, fazla yararlı olamayabilirler. Geriye de dönüş yoktur?

       Gençlerimizin iyi yetişmemesi, iyi yetişmelerine engel olacak zeminlerin hazırlanması; Milletimiz için, gelecekte ağır faturaların ödenmesine sebep olabilir?

      Toplumuza ve Milletimize bu ağır yükü yüklemek ne derece hoş görülebilir?

      Aslında, bu olumsuz durumlara yeltenmeye veya ortam hazırlamaya kimsenin hakkı yoktur!

       İYİ Parti Genel Başkanı

Sayın Akşener,  şöyle diyor ve mensuplarına talimat veriyor.               

   ?´     Seçimlerin bayram havası içinde geçmesi için elimizden geleni yapacağız.

       Türkiye´nin gerilime değil huzura ihtiyacı var. Bu yüzden İYİ Partinin adayları;

      - dedi kodu yapmayacaklar.

       - iftira atmayacaklar,

      - hiç kimsenin onuruna dokunacak tek söz söylemeyecekler.´´

          Bu güzel vatanda;  beraber yaşadık,  yine beraber yaşayacağız.

         Yani,  seçimden sonra da:

      Seçimlerin; güvenli, sağlıklı geçmesini ve Milletimize hayırlı olmasını diliyorum.

       Devam edecek. Hoşça kalın.