Ömer KOZ


Tane Çeken Karınca

Tane Çeken Karınca


Eğer iyi adamsan ve Hakk yolunda mertçe yürüyorsan, iyilerin bir hareketini anlatayım da dinle: Şeyh Ebu Bekr-i Şibli bir buğdaycı dükkânından bir dağarcık buğday satın almış, bunu sırtında taşıyarak köye götürmüştü.

 

Eve gelince çuvalı açıp baktı. Tahılın içinde şaşkın şaşkın her yana koşan bir karınca gördü. Ona acıdı ve geceleyin uykusu tutmadı. ‘’ Bu zavallı karıncayı yurdundan ayırışım mürüvvet olmaz. ‘’ diyerek onu tekrar eski yerine götürdü. 

 

Sen perişan olanların gönüllerini kurtar ki, felek de seni perişan etmesin. Allah’ın rahmeti içinde yatsın. O temiz soylu Firdevsi, “Tane çeken bir tane karıncayı bile incitme; çünkü canı vardır, tatlı can hoştur! ‘’ demiş ne güzel söylemiş!...

 

Bir karıncanın rahatsız olmasını bile hoş gören kişi kara yüreklidir, taş kalplidir. Elini zorbalıkla acizin kafasına vurma. Sen de bir gün onun ayağına karınca gibi düşebilirsin.

 

Mum, pervanenin haline merhamet etmedi de meclisin önünde nasıl yandı, gör. Senden daha zayıf olanlar çoktur diyelim. Ama düşün ki, senden daha güçlü olanlar da var. 

 

Kaplana Binen Gönül Eri

Gönül erlerinden biri bir kaplana binmiş elinde bir yılan, onu hızlı hızlı sürüp gidiyormuş.

 

Adamın biri: ‘’Bana da bu gittiğin yolda kılavuz ol ey Allahın yolcusu. Ne yaptın da yırtıcı bir hayvan sana ram oldu ve saadet yüzüğünün kaşına senin ismin kazıldı?‘’ demiş…

 

Gönül eri cevap vermiş: ‘’Kaplanın, yılanın, filin ve akbabanın bana zebun olmasında şaşılacak bir şey yok. Sende Allah’ın emrinden dışarı çıkma ki, senin emrinden de hiçbir şey dışarı çıkmasın.

 

Memlekete hükmeden kimse Allah’ın buyruğundan ayrılmazsa Allah da onun gözeticisi, yardımcısı olur. O seni dost bildikten sonra, imkânı yok düşmanın elinde bırakmaz. İşte yol budur! Bu yoldan yüze çevirme; yürü ve ne muradın varsa gör. Nasihat, ancak Sadi’nin sözlerinden hoşlanan kimsenin işine yarar…’’

 

El Üstünde El Vardır! 

Hazret-i Ömer bir gün daracık bir yerde adamın birinin ayağına basmış. Yoksulmuş adam. Ayağına basılınca fena halde canı yanmış. Fakat ayağına basanın Hazret-i Ömer olduğunu fark edememiş. Böyledir. Canı yanan kimse, dostu düşmandan ayıramaz.

 

Kızmış Ömer’e (r.a.), “kör müsün be adam?” diye çıkışmış. Adaletle dünyaya şöhret salmış olan Halife, “kör değilim, kaza oldu, özür dilerim” demiş, “beni bağışlayın. “

 

Onlar öyleydi. İnsaflı, insanlara karşı hoşgörülü, adil ve sevgi doluydular. Akıllı insanlar alçakgönüllü olur. Meyvesi çok olan dal, yere eğilir, kavis gibi kıvrılır. Hayatında tevazu gösterenlerin başı hesap günü dik durur.

Kıyamet gününden korkuyorsan, senden korkanların hayatından geç.

Ey insanoğlu! 

Buyruğundakilere kötü davranma. Unutma, el üstünde el vardır.

 

(Bostan’dan Hikâyeler)