Sevgi GÖL

Tarih: 24.11.2025 17:25

Gerçek Dostluğun Enflasyonu: İlişkiler Neden Bu Kadar Geçici?

Facebook Twitter Linked-in

Günümüz toplumunda dostluk kavramı,geçmişe kıyasla belirgin bir dönüşüm geçiriyor.İlişkilerin sürekliliği azalıyor,bağların niteliği zayıflıyor ve insanlar arasındaki temas daha kırılgan bir hâl alıyor.Bu durum yalnızca bireysel tercihlerle açıklanamayacak kadar geniş; sosyolojik, psikolojik ve kültürel dinamiklerin iç içe geçtiği çok katmanlı bir mesele.
Bugün dostlukların neden daha geçici olduğunu anlamak için önce şu soruyu sormak gerekiyor:İlişkilerin doğasını değiştiren şey yalnızca insanlar mı, yoksa içinde yaşadığımız hız kültürü mü?
Modern yaşam, insan ilişkilerini yüzeysel ve hızlı bir akışa zorlayan bir yapıya sahip.
Sosyolog Hartmut Rosa’nın toplumsal hızlanma kavramına göre, bireyler artık yalnızca işte değil, sosyal ilişkilerde de tempo kaygısı yaşıyor.Bu hızlanma, yakın ilişkilerin sürdürülebilirliğini zayıflatıyor çünkü:
Zaman ayırma kapasitesi düşüyor,
Yavaş ilerleyen bağlar “verimsiz” görülmeye başlıyor,
İnsanlar duygusal yatırımı uzun süreçli yerine kısa süreli etkileşimlere yöneltiyor.
Dolayısıyla, dostluk kurmak ve korumak bir emek meselesiyken,günümüz kültürü emeği değil “kolay erişilebilirliği” teşvik ediyor. 
Bugün binlerce kişiye ulaşabiliyor olmamız, gerçekte daha fazla dostumuz olduğu anlamına gelmiyor.
Aksine, sosyal medya platformları ilişkileri “tüketilebilir” hâle getiriyor.
Bağ kurmak kolay,
Kopmak çok kolay,
Hesap silmek, engellemek, mesajlara cevap vermemek bir saniyelik işlemler.
Bu hızlı kopuş mekanizmaları, ilişkilerin dayanıklılığını da zayıflatıyor.
Psikolog Sherry Turkle’ın yalnız birlikteyiz (alone together) kavramı tam da bu durumu açıklar:
Birbirimize daha yakın görünürken, aslında daha yalnızız.
Güven, dostluğun en temel bileşenidir.
Ancak modern toplumda güven ilişkisi zedelenmiş durumda.
Bunun sebepleri:
Artan rekabet,
İnsanların mahremiyetini koruma kaygısı,
Duygusal kırılmalara karşı savunmacı davranışlar,
Paylaşılan bilgilerin hızla yayılabilmesi.
Bireyler artık sırlarını saklayarak, kırılgan taraflarını göstermeyerek kendilerini korumaya çalışıyor.
Güvensizlik arttıkça dostlukların derinliği azalıyor. 
Bugünkü dostluk beklentileri geçmişten farklı.
Modern birey,kendi benliğini önceleyen bir yaşam biçimine yöneliyor.
Bu durum, ilişkilerde şu dönüşümü yaratıyor:
Dostluk “yakınlık” yerine “fonksiyonellik” kazanmaya başlıyor.
İnsanlar kendilerine yarar sağlayan,motivasyon veren, aynı yaşam temposuna sahip kişilerle bağ kurmayı tercih ediyor.
Uyum sağlanamadığında ilişki hızla çözülüyor.
Bu bireyselleşme dalgası, bağların derinliğini değil, uyum hızını önemseyen bir ilişki formu yaratıyor.
Dostluklar yalnızca güzel günlerden ibaret değildir; çatışma, kırılma ve onarım da ilişkiyi güçlendirir.
Ancak günümüzde “onarma kültürü” yerine “vazgeçme kültürü” yaygın.
Bir tartışma yaşandığında ilişkiyi onarmak yerine tamamen koparmak daha kolay geliyor.
İnsanlar duygusal olarak daha kırılgan ve tolerans eşiği daha düşük.
Zor ilişkilerden kaçınmak, konfor alanını terk etmemek temel eğilim hâline gelmiş durumda.
Bu da dostlukların uzun ömürlü olmasını engelliyor.
Peki Gerçek Dostluk Tükeniyor mu?
Hayır. Kaybolan dostluk değil,dostluk algısı.
Bugün dostluğun kıymeti aslında geçmişe göre daha yüksek çünkü:
Nadirleşti,
Emek isteyen ilişkiler değer kazandı,
Güven bulunması zor bir kaynak hâline geldi.
Belki de asıl soru şu olmalı:
Biz dostlukların geçiciliğinden şikâyet ederken kendimiz ne kadar sürdürülebilir bir dostuz?
Her enflasyon gibi, “gerçek dostluğun enflasyonu” da aslında değer erozyonu değil, değer farkındalığının artmasıdır.
Bugün bir insanla:
Dürüstçe konuşabiliyorsak,
Mahremiyetimizi paylaşabiliyorsak,
Sessizce yan yana oturabiliyorsak,
Zamanın hızına rağmen birbirimize vakit ayırabiliyorsak. 
Bu, modern dünyanın en büyük lükslerinden biri.
Gerçek dostluk azaldı mı?
Evet, belki sayıca azaldı.
Ama niteliği arttı.
Çünkü artık hiçbirimiz kalabalık değil,güvenilir ilişkiler arıyoruz.
Ve belki de iyi olan tam olarak budur.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —