Hayata dair pek çok ölçüsü vardır insanın,,,,
Yarınını planlar, yarın derken, öyle bir gün sanrasını değil ..
hiç ölmeyecekmiş gibi aylar yılar sonrasını planlar..
Hesap kitap yapar..
alır bekler ölçer tartar..
Belli miktarlar biriktirir..
Damlasın göl olsun ister…
Kıssa bu ya
Derviş zikrini bozar
yanından bir kucak elmayla geçen kızcağıza sorar..
Nerye gidersin
-Şu karşı tarlada sevdiğim çalışır ona giderim
ne götürürsün sevdiğine
-elma
kaç elma götürürsün
-Saymadım , insan sevdiğine götürdüğünü sayarmı..
Derviş halinden bin pişman..
elindeki tesbihi koparır..
İşte o planın , hesabıh kitabın ölçünün toplamının, tartmanın özeti..
Sevdiğine götürdüğünü saymaktan ibaret hayat..
soluksuz yürüdüğümüz yolun sonu vuslatsa mezar…
Sevdamız mezardan ibaret..
menzilimiz ölüm..
Planımız ecel..
az çok fazla eksik tam yarım
eksiltsekte artırsakta aynı mutlaka varılacaksa ölçmenin biçmenin artırıp eksiltmenin,, otuz otuz kırk kırk saymanın
toplamanın çıkarmanın hafızasın nedir diye düşündünüzmü..?
Ne biriktirdi binlerce yıllık insanlık tarihi..
Hangi sonuca vardı..
içinde bulunduğunuz zamana dışardan bakın..
içinde bulunduğunuz anı içinde bulunduğunuz anın dışında yaşayın..
bir mutlak doğruyu bir mutlak gerçekle tartın..
İmam Rabbani mektubatından:
köksüz necatın köklü necat olma arzusunu, sitreye vardıran sonsuz istek döngüsünü anlamlandırırken…
bir adım daha bir adım daha
-varılacak menzil aynıysa yürüsende yürümesende ….
Bırakmayın yarına güzel yaşarak yürüyün..
bir hoş seda ile bir saadet arayışı, bir yağmur kokusu cigerlerde ..
Vallahi saymaya gerek yok ,
kırk olmuş elli olmuş yol varmış, yol yokmuş
bulmuş veya kaybolmuş…
beş yaşındaki gözünüzle bakın dünyaya
küsmeden kin tutmadan
sebepsiz ağlayarak
ve nedensiz gülerek yaşayın…
beş yaşınızdaki gönlünüzle sevin..
taştan oyuncaklarınız olsun ağaçtan hançerleriniz..
kimse incinmesin sözünüzden , sözünüz kin gütmesin…
doğruyu doğru anlatın..
beş yaşınızdaki gözünüzle bakın dünyaya
küsmeden kin tutmadan
sebepsiz ağlayarak
ve nedensiz gülerek yaşayın..