www.erzurumgunebakis.com / Muhammet YILMAZ
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) uzmanları, yaklaşan maaş artışları öncesinde memur ve emeklilerin ekonomik durumuna ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Toplu sözleşme gereği temmuz ayında maaşlara yüzde 5 oranında zam yapılacak. Ancak bu artışa ilave olarak, yılın ilk altı ayına ait enflasyon farkı da maaşlara yansıtılacak. Ocak ve şubat aylarında açıklanan enflasyon verileriyle birlikte fark oranı yüzde 7,42’ye ulaşmıştı. Mart ayı verisinin de eklenmesiyle bu oran yüzde 10,07 seviyesine çıktı. Ancak mevcut verilere göre toplam zam oranı yalnızca yüzde 9,02 düzeyinde kalıyor. SGK uzmanları, bu oranın hızla artan hayat pahalılığı karşısında yetersiz kaldığına dikkat çekiyor.
Alım Gücündeki Düşüş Devam Ediyor
Uzmanlar, memur ve emekli maaşlarındaki artışların enflasyon karşısında eridiğini belirtiyor. Her ne kadar maaşlara nominal olarak artış yapılsa da, reel gelirlerdeki düşüş kamu çalışanlarını ve emeklileri olumsuz etkiliyor. Alım gücünde yaşanan kaybın her geçen gün daha da derinleştiği vurgulanırken, zam oranlarının ekonomik gerçeklerle örtüşmediğine dikkat çekiliyor.
Zam Oranı 3 Temmuz’da Netleşecek
Temmuz zammının kesinleşmesi için nisan, mayıs ve haziran ayı enflasyon verilerinin beklenmesi gerekiyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 3 Temmuz 2025’te açıklanacak verilerle birlikte nihai zam oranı belli olacak. SGK uzmanları, Merkez Bankası’nın 2025 yılı için öngördüğü yüzde 24’lük enflasyon tahminini gerçekçi bulmuyor. Ekonomideki mevcut seyir ve üretici fiyatlarındaki artışlar dikkate alındığında, yıllık enflasyonun yüzde 30’un altına düşmesinin zor olduğu ifade ediliyor.
Yüzde 13-14 Zam Beklentisi Öne Çıkıyor
Gidişat dikkate alındığında, temmuz ayında memur ve emekli maaşlarına yapılacak artışın yüzde 13 ila 14 bandında gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olduğu belirtiliyor. Ancak SGK uzmanları, bu oranın bile çalışanların alım gücünü korumakta yeterli olmayabileceğini vurguluyor. Yalnızca zam oranlarına odaklanmanın yetersiz olduğunun altı çizilerek, yapılan artışın vatandaşın günlük yaşamına, sofrasına ve cüzdanına etkisinin esas belirleyici unsur olduğu hatırlatılıyor.
Uzmanlar, enflasyonist baskılar sürdükçe zam oranlarının tek başına yeterli olmayacağını ve vatandaşların yaşam kalitesinde gerçek bir iyileşmenin ancak enflasyonun kontrol altına alınmasıyla sağlanabileceğini ifade ediyor.
