Mesnevinin gönüllerde pencere açan kıssalarındandır : İbretlik sinek hikayesi….
Bir sinek, eşek sidiğinin üzerinde gezinen bir saman çöpünün üstüne kondu ve bir gemi kaptanı gibi başını yukarı doğru kaldırdı ve şöyle meydan okudu "Ben bu denizin ve gemiciliğin mektebinde okumuş, bu işe ömrümü vermişim. İşte deniz, işte gemi, işte adam, işte kaptan, işte görüşü keskin bir kahraman".
Mesnevinin bu kısacık paragrafta anlattığı: Had bilmezliği yüzlerce saife ile anlatamayacığım muhakkak..
Sonsuzluğun karşısına daha büyük bir sonsuzluk idraki ile dikilen insanı aşağılamak, Enaniyet 'Ben bu işin ilmine vakıfın, bu işe ömrümü verdim" safsatasını diline pelesenk etmiş, mütekebbir ahmaklar ve hatta "Biz buralara kolay gelmedik,diz sürdür, dirsek çürüttük, zahmetler çekdik, ortaya yüreğimizi koyduk" gibi laflar ederler, gözden kaçırdıkları ise nasıl bir rezillik içinde olduklarıdır…
Bu Belhüm Adalların ; Sidiği okyanus, samanı gemi, kendini kaptan zanneden sinekten ne farkın var…
Geçip gitmiş bin baharı ziyan etmiş, doğacak ilk güneşte yeşereceğini vehmeden ahmak.
keşke anlaya bilsen ‘Bin bahar olsada taş yeşermez’'