Ömer KOZ


Bir Erzurum Aşığı: Aşık Yaşar Reyhani

Bir Erzurum Aşığı: Aşık Yaşar Reyhani


Selam olsun ecdat ile abaya

Abdurrahman Gazi Habip Babaya

Tuz ektiler çalıştığım çabaya

Kaderime boyun büktüm gidirem

 

Coğrafyasının geçmişini ve şimdisini dinleyen âşık, zaman sonra icra meclislerde kendisinden evvel çokça “dinlemiş” olan ozanları da dinlemeye başlar. Ustaların dimağında ve gönlünde birikenleri, bir de onlara Hakk’tan ilham olanları duyar, anlar, düşünür ve muhakeme eder.

 

Küçük yaşlardan itibaren coğrafyasını ve söz ustalarını dinleme imkânı bulan Reyhani, 12-13 yaşlarında başta halk hikâyeleri olmak üzere yerel anlatılara karşı hayli merak duymuş; özellikle Kerem ile Aslı hikâyesi ve Âşık Kerem figürü onu en çok etkileyenlerden olmuştu. Yine rivayete göre, 15 yaşlarında gördüğü bir rüyada, dönemin büyük âlim ve mürşitlerinden Alvarlı Efe, o zamanki adı sadece Yaşar olan genç Reyhani’nin avucuna küçük bir boncuk bırakmıştır. 

 

Bu rüyadan uyandıktan sonra, meczuplukla kardeş hallerden bir hal olan, âşıklık hâllerinin nişaneleri görülmeye başlanır genç Yaşar’da. Buna, sevdiği kızın başka biriyle evlendirilmesi ve sonra da vefat etmesi de eklenince, Yaşar’ın dilinin bağı çözülür ve âşıklık serüveni başlamış olur.

 

Reyhani, âşık tarzı şiir geleneğinin vazgeçilmez kuralı olan tapşırmaya önem vermiş ve bütün şiirlerinin son bendinde mahlasını anmıştır. Çoğunlukla Reyhani mahlasını kullanan şair, bazen vezin gereği Âşık Reyhani, Reyhan ve Âşık Reyhan biçimlerine de yer vermiştir. Âşıklığa başladığı yıllarda kısa bir süre Dertli mahlası ile yazdığı şiirlerin mahlas kısımlarını sonradan değiştirdiği için hangi şiirlerin ilk şekillerinde Dertli mahlasının yer aldığı bilinmemektedir.

 

Son dönem Türk halk edebiyatı ve aşıklık geleneğimizin önemli temsilcisi Reyhanî, Ahıska muhaciri bir ailenin çocuğu olarak 1934’te Alvar köyünde dünyaya gelmiştir. İlkokula başlamış fakat bitirememiş ancak1960’lı yıllarda dışarıdan bitirme sınavına girerek ilkokul ve ortaokul diploması almıştır. Askerlik dönüşü Erzurum’a yerleşmiş ve kahvelerde saz çalıp şiir söyleyerek, hikâye anlatarak programlar yapmıştır. Âşık Hicranî tarafından kendisine Reyhanî mahlası verilmiştir. 1989 yılında Bursa’ya yerleşmiş, 10 Aralık 2006 tarihinde Bursa’da vefat etmiştir.