Abdurrahman ZEYNAL


HASETLİK HASTALIĞI VE ERZURUM

HASETLİK HASTALIĞI VE ERZURUM


Toplumları içten içe çürüten, insanların birbirine güvenini ortadan kaldıran, kardeşi kardeşe düşman eden, ruhu karartan bir duygudur haset.
Bir yönüyle birilerinin makamında gözü olmaktır. “Ah keşke o makamda ben otursaydım! Ben işleri daha iyi idare ederdim!” diyerek içimizi kurt gibi kemiren, dışa vurulmayan ama içten içe patlamaya hazır yanar dağ gibi gönlümüzü karartan duygudur hasetlik. 
Konuya biraz daha amiyane baktığımızda hasetliğin, “onun var benim niye yok? Ondan neyim eksik? Ben, onun yaptığından daha iyisini yaparım” anlayışından ibaret olduğu görülür.
Hasetlik; insanlık tarihinin korktuğu, kanser türünden bir hastalıktır. Nasıl etsem de ayağını kaydırsam, müşterisini kapsam, onun koltuğuna ben otursam mantığıdır.
Tersinden bakacak olursak, devletin bir makamını işgal eden yöneticinin, kendi dışındaki ikinci şahıslara, “makamımda gözü var” şeklinde bakması, eğer birini bir yere getireceksem onun benim yerimde gözü olmaması gerekir anlayışı. Bunun için “bilen” değil, söz dinleyen, “tamam efendim, hemen efendim” diyen birinin olması gerekir. Böyle bir yönetici için beraber çalışacağı ekibinin ehil olmaktan ziyade, emri altında kalacaklardan olması önemlidir.
Etkili ve yetkili bir yerdeyse ve karşısındaki eğer daha zeki ve başarılı ise onun ayağını kaydırmak için yaptığı ayak oyunlarıdır hasetlik.
Bütün yukarıdakiler; toplumları, milletleri ve insanların birbirini rakip görüp ayak oyunlarıyla ekarte etmesidir. Milletlerin yükselişinde ve çöküşünde etkili sebeplerden biridir hasetlik.