Uzman Arabulucu Avukat Bilge Mutlu Bilge Günebakış'a yaptığı açıklamada aile hukuku uyuşmazlıklarında da arabuluculuğun zorunlu hale getirilmesi gerektiğini söyledi.
www.erzurumgunebakis.com / Dilan ÇOŞKUN
Aile hukuku davaları, toplumun en hassas ve karmaşık konularından biri. Boşanmalar, velayet anlaşmazlıkları ve mal paylaşımı gibi konularda taraflar arasında yaşanan gerginlikler, adli süreçlerin uzamasına ve tarafların daha da yıpratılmasına neden olmakta. Bu durumun önüne geçmek ve daha uzlaşmacı çözümler üretmek amacıyla, aile hukuku uyuşmazlıklarında arabuluculuğun zorunlu hale getirilmesi konusu Uzman Arabulucu Avukat Bilge Mutlu Bilge tarafından yeniden gündeme geldi.
Arabuluculuk konusunda yeni düzenlemelere ihtiyaç olduğunu ifade eden Bilge Mutlu, "Zamanla değişen şartlar, toplumsal ve ve kişisel beklentilerle birlikte uzun süren yargılamalar yerine alternatif bir çözüm yolu olan Arabuluculuk müessesi ile mahkemeler iş yükünden, vatandaşlar uzun süren mahkeme süreçleri ve yargılama masraflarından kurtarmak için sürece olumlu yaklaşmakta ve ülkemiz genelinde yüzde 70 lere varan anlaşma oranı ile Arabuluculuk müessesi umut ve güven vermektedir. Hem Avukat gözü ile hem de Uzman Arabulucu gözü ile olayları analiz ettiğimde, arabulucuğa elverişli uyuşmazlık türlerinin sayısının artırılması hem de bu süreçte önemli görev ifa eden Arabulucuların yetkilerinin artırılmasıyla birlikte sürece etkin katılımın daha yüksek bir fayda getireceğine inanmaktayım." Dedi.
Arabuluculuğun aile hukukunda neden zorunlu hale gelmesi gerektiğini açıklayan Bilge Mutlu," 2012 yılında kabul edilen 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk kanunun amacı, hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yoluyla çözümlenmesinde uygulanacak usul ve esasları düzenlemektir. Madde 1/2 de ''Bu Kanun, yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil olmak üzere, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarında çözümlenmesinde uygulanır. Şu kadar ki, aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar
arabuluculuğa elverişli değildir. '' demektedir. Günümüzde hukuk davalarının süreç olarak uzun ve tarafların sürece katılımları da kangren haline gelen , tabiri caizse ömür törpüsü ya da ömür tüketen davalar aile mahkemelerinin konusuna giren boşanma, velayet, nafaka ve mal paylaşımı davalarıdır. Bu konuda kanuna yeniden bir düzenleme yapılması hem mahkemelerin iş yükünü azaltacak hem de tarafların gönüllülük ilkesi gereğince rıza uyuşmazlarının arabuluculuk müessesi ile mahkeme ilamı hükmünde toplumun ve şahısların beklentilerine olumlu katkı sunacak hale gelmesine katkı sağlayacaktır." İfadelerini kullandı.
Kanuni Bir Düzenlemeye İhtiyaç Var
Bu davaların mahkeme öncesi zorunlu ya da ihtiyari arabuluculuğa tabi tutulması için kanuni bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu söyleyen Bilge Mutlu," Kanunun lafzında ''aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar'' ibaresi esasen bu düzenlemenin önünü tıkamamaktadır. Zira aile içi şiddet boyutu dışında da taraflar boşanma iradelerini ortaya koyabilmekte ancak şartlarını konuşmak için tarafsız, gizlilik ilkesine riayet edilerek, kaybedeni olmayan altenatif bir çözüm yolu olan arabuluculuk müessesi ile bir araya gelebilmekte yine gönüllülük ilkesinden de yararlanarak kendi şartlarını toplantı ortamında konuşarak çözümleyebilirler.
Uygulamada da meselelerin çözümü konusunda çoğu kez işlemlerin uzamaması, tarafların alacaklarına ya da boşanma ile birlikte yeni kimliklerine yeni yaşamlarına kavuşabilmeleri adına Avukatlar ya da aile büyükleri arabuluculuk mahiyetinde görüşme ve destek sağlamaktadır. Bu nedenle özellikle Aile içi uyuşmazlıklarda Alternatif Çözüm yolu olan Arabuluculuk müessesinin sürece dahil edilmesi ile taraflar bu konuda uzman Arabulucular uhdesinde sorunlarını ve çözümlerini konuşarak mahkeme sürecine gerek kalmaksızın mahkeme öncesi bir çözüm yolunu deneyimlemiş olurlar. Anlaşmanın, rıza ile helalleşmenin ve toplumsal barışın sağlanması adına denemeye ve deneyimlemeye değer kanaatindeyim. " Açıklamalarında bulundu.