Hemen hemen her gün ya şiddet ya cinayet haberi mutlaka var ülkemizde... ya bir eş, ya bir sevgili, ya bir arkadaş, ya bir komşu, ya bir akraba ya da hiç bir kan bağı bulunmayan iki kişi...
Dünyada ve Türkiye'de şiddet ve cinayet haberleri hiç durmaksızın devam ediyor hatta daha da artıyor ve ne gariptir ki bizler bu duruma alışır olduk.
Dünyada cinayet sıralamasında Türkiye 9. sırada...
Ülkemizde neler oluyor? Bizler neden bu kadar agrasif ve sinirliyiz? Sorun işsizlik mi? ekonomi mi? yoksa klasikleşen "aile içi geçimsizlik mi?" sorun tam olarak ne?
Tam olarak yaşadığımız ne gibi bir sorun bizi bu denli canileştiren...
Cinayetler ülkenin dört bir tarafına yayılmış durumda. Coğrafyası yok. Cinayetlerin mevcut düzen içinde verilen eğitimin seviyesiyle ilgisi yok. Cinayetlerin toplumsal kesimle ilgisi yok. Cinayetlerin yaşla ilgisi yok. Cinayeti işleyecek olana mekân çok!
Bir ülkenin kalkınmışlık düzeyini ölçmek için insanlarının nasıl öldüğüne bakmak gerekir.
Türkiye, yaşam kalitesinden insani değerleri özümsemeye kadar pek çok alanda giderek erozyona uğruyor.
Ülkemizde yayınlanan diziler daha doğrusu dizilerde işlenen konular ve hitap ettikleri yaş gurubu. Tabi ki de tek sorun "yayınlanan dizilerimiz" diyip kenara çekilmek istemiyorum ama şiddete ve cinayete yönlendirme konusunda dizilerimizi listenin başına yerleştirebilirim.
İsim vermekten ziyade konu konu değinmek istiyorum...
Mafya (ağır abi pozlama), sokaklarda oluşturulan gruplar (sözde mahalle muhafızları), okullarda kötü çocuk uyarlamaları ve aile içinde yaşanan entrika gibi konular malesef her yaş grubundaki kişileri etkiliyor. Ayrıca bazıları etkilemekle kalmayıp bunu uygulamaya döküyor.
Dizilerimizi denetleyen bir kurumumuzun olduğunu biliyoruz. Yada diziliere kesilen cezaların...
Sadece şunu belirtmek istiyorum; dizileri biraz daha ailelerin ve buna çocuklarda dahil olmak üzere izlediğini unutmadan çekmek, oynamak, yönetmek ve en önemlisi daha sıkı bir şekilde denetlemek gertektiğini unutmayalım.
Eli kana bulaşmış kasap, kan görmekten korkmaz...