Takvimler Aralık 2015’i gösteriyordu. Erzurum Kalkınma Vakfında (ERVAK) şehrime hizmet etmeye çalışıyordum. O dönemde Kardelen Tv’de de “Köşe Bucak Erzurum” isimli televizyon programını hazırlayıp sunuyordum. Erzurum’un bilinmeyen birçok yerini Erzurumluya göstermeye çalışıyor, her hafta yeni bir programla ekranlarda olmaya gayret ediyordum. Programlarım çok tutulmuştu, halktan çok güzel geri dönüşler alıyordum. Onlar takdir ettikçe daha bir şevkle kamera karşısına geçiyordum.
O ay, Büyük KiremitlikTabyası’nın çekimleri için alana gittiğimizde içki şişelerinden, tiner ve yapıştırıcı kutularına kadar her şeyin durduğunu, yıllardır gördüğümüz pisliğin arttığını ama azalmadığını gördüm.
Üniversiteyi kazanan öğrencilerimi toplamış, ERVAK’ta oluşturduğum Bilim ve Proje ekibinde kendimizce araştırmalar ve çalışmalar yapıyorduk. Çekimimizi yaptıktan sonra ERVAK’taki öğrencilerime tabyada temizlik yapma fikrini iletmiştim, onlar da kabul etmişlerdi. Ekibimle Büyük KiremitlikTabyası’nda çöp temizlemiştik ve devamında bir basın açıklaması yapmıştık. Basın açıklamasında anlatacaklarımı daha önce başkana söylemiştim ve kendisinden onay almıştım. Bunun rahatlığıyla yaptım açıklamamı. İçerisinde şöyle bir kısım vardı:
(…) 300 metre yanında Atlama Kuleleri inşa edilmiş, bu kuleler şehrin yeni simgesi olmuş, 2011 Dünya Üniversiteler Arası Kış Oyunları’nda binlerce turisti ağırlamıştır. Böyle önemli bir organizasyonun yapılacağı bu tepedeki tarihi eseri hiç olmazsa temizlemek, kimsenin aklına bile gelmemiştir. Burayı mesken tutan âlemciler burada içki, uyuşturucu ve fuhuş gibi gerek toplum gerekse din tarafından hoş karşılanmayan eylemleri gerçekleştirmektedirler…
Ertesi gün haber ulusal basında yer bulunca başkan beni aradı. Bana,
- Ömer Faruk sen ne yaptın, dedi. Meraklandım ve sordum:
- Ne yaptım ki başkanım?
- Açıklamada içki, uyuşturucu ve fuhuş alemleri yapılıyor, demişsin.
- Doğrudur başkanım, söyledim. Bunların hepsinin emarelerini orada çuval çuval topladık. Ben bunları evimden getirmedim.
Başkan, canını sıkan olayı açıkladı:
- Faruk, Vali Bey (Ahmet Altıparmak) aradı. Habere çok üzülmüş, kendisi el altından orayı butik otel yapabilmek için çalışmalar yapıyormuş. Ben senin adına basına düzeltme gönderdim. Sen de tanıdığın gazetecileri arayıp rica et, düzeltsinler.
Ben kendisine şunu söyledim:
- Başkanım, ben düzeltme yapma taraftarı değilim. Vali Bey’i samimi bulmuyorum, zira samimi olan kişi bir telefon belediye başkanlarından birineaçar ve bir ekip gönderiptabyayı temizletmesini isterdi, bir telefon da emniyet müdürüne açıp devriye gezen ekiplerin saatte bir tabyaya da uğramasınısöylerdi. Hiçbir şey yapmayıp haber çıktıktan sonra böyle bir açıklama yapması beni tatmin etmedi. (Merak ederseniz arama motoruna “ER-VAKLI GENÇLER TABYALARDA TEMİZLİK YAPTI” yazıp haberleri inceleyebilirsiniz. Değiştirilen metinlerle değiştirilmeyen metinler internette duruyor. Hatta değiştirilen ve Vali Bey’e teşekkür içeren metni vakfın resmi sitesinde de görebilirsiniz.)
Altıparmak’tan sonra iki vali daha gördük. Onlar da tabyalar konusunda esti savurdular, o zaman var olup pandemide kaldırılan Tabya Yürüyüşü başta olmak üzere her platformda birilerini duyarlı olmaya ve tabyaları korumaya çalıştılar.
Bu sene bir gazeteci çıkıp tabyalarda yatan inekleri gündeme getirince Erzurum’da tabyalar olduğu milletin aklına geldi. Haber dillenince Vali Bey de olaya el koydu ve tabyaları tek tek gezdi hatta bazılarında kendi eliyle temizlik yaptı. Selefleri gibi karanlığa kurşun sıkmadı ve işi somutlaştırdı, bir proje başlattı. Erzurum insanının ne kadar samimi olduğunu iş üstünde görmek istedi, tabyaları kurumlara ve STK’lere dağıtarak tabyalar için somut bir adım attı. Kendilerine bir Erzurumlu olarak teşekkür ediyorum. İstenince bir şeylerin yapılabildiğini, bahanelere sığınmamak gerektiğini, çalışmak isteyenin zor şartlarda bile bir şeyler yapabileceğini gösterdi. Artık top Erzurum halkında. Herkes ciddi bir samimiyet imtihanı verecek.
