Orhan DURMUŞ


DİNLEME SANATI


 

Tecrübe insan hayatında çok büyük öneme sahiptir. Hemen hemen her işte ve hayatın kendi akışı içerisinde insanın tecrübesi geleceğe rehber olmuştur. Tecrübe insanın hayatına ışık olan en güzel kaynaklardan birisidir. Tecrübe yaşanan olay veya durumlar karşısında yaşanan deneyimlerden elde edildiğinden tecrübe sahipleri o durum karşısında yaşadıkları neticesinde tecrübe edinirler. İşte tam bu noktada nasihat devreye girer ve nasihat tecrübe sahiplerinin tecrübelerini bir başkasına aktarmasıdır aslında?

 

İş hayatında, özel sektör firmalarının birçoğu ?tecrübeli eleman? arayışlarının temel sebebi zaman ve maliyet kaybının önlemektir. İşveren açısından düşünüldüğünde hangi sektör olursa olsun tecrübesiz elemanın yetişmesi aktif ve yararlı hale gelmesi sürecindeki maliyet iş verene zarar vermektedir. Kaldı ki işverenlerin en büyük kaybı da yetişsen yararlı elemanlarında işi öğrendikten sonra işten ayrılması ve faydalı hale getirdiği işçinin başka sektörlere kayması v.s. ? iş hayatında olsun gerçek hayatta olsun kazanılan tecrübeler hayat boyu insana fayda sağlayacak argümanlardır. Gerçek hayat tecrübesi de yukarıda ifade ettiğim gibi büyüklerin tecrübelerinin geleceğe aktarılması yani nasihat yolu ile bizlere aktarılması, bu durum benim çok önem ve değer verdiğim bir mesele?

 

Nasihat aslında bir büyüğün veya tecrübe sahibinin davet edip ?gelin size anlatacaklarım var.? Şeklinde bir davetle gerçekleşmez bu imkânı biraz bizlerin oluşturması gereklidir. Kendine aşırı güvenen ve her işin altından her problemin üstesinden gelebilme cesareti güzel olmasının yanında birazda risk barındırır. Bu sebeple hayatta iyi ve kötü tecrübelere kıymet verip güzelce dinlemek kendimize bir ders çıkarmak gerekir. Kendim oldum olası büyüklerin nasihatlerini veya kendi aralarında ki sohbeti dileyip onların hayata bakış açılarını kendi dünyamda değerlendirmeye bayılıyorum. Ata sözlerimizin mesela; önceden anlam veremediğim, ne demek istemiş acaba? Dediğim durumları kendi başıma geldiğinde anlam bulması nasihatlerin, ata sözlerinin önemini bir kez daha anlamama sebep olmuştur. Ancak insan maalesef her zaman kendi kibri ve bencilliği yüzünden çoğu zaman laf anlamaz laf dinlemez özelliğimizden kaynaklanan büyük hatalara düşmektedir. Hani bir söz var ya; ?anlatan mı irfan olmalı? Dinleyen mi?? bence dinleyen irfan olmalı?

 

Şimdilerde sanki artık dinlemiyoruz, karşımızdaki insanlar ne anlatırlarsa anlatsınlar dinliyor gibi yapıyoruz. Kendi namımıza fikrimiz veya irfan olarak dinlemiyoruz. Söylenen sözler bir kulağımızdan giriyor diğerinden çıkıyor. Yapılan uyarılar, nasihatler, tavsiyeler bir anda bütün anlam ve önemini yitiriyor. Unutulmamalıdır ki dinleyen irfan olmadıkça yaşanacak tüm problemler sizin için kazanılan acı tecrübe olarak kalacaktır. Yani kulağınıza küpe yapmadığınız her söz, yaşam karşısında size acı tecrübeler sonucunda zorla takılmış birer küpe olacaktır.

 

?karşınızdaki kişiyi dinliyor musunuz yoksa konuşmak için sıra mı bekliyorsunuz?? Sigmund Freud  bu sözü iyi algılayınız ve düşününüz gerçekten de karşımızdaki kişileri dinliyor muyuz? Yoksa konuşmak için sıra mı bekliyoruz gerçekten? işte bu yüzden gerçek sanatın dinlemek olduğu kanaatindeyim. Dinlemek anlayıştır, tecrübedir, derstir? bu sebeple hayatınızı doğru yönlendirmek için lütfen dinleyin?