Orhan DURMUŞ


KUDÜS


 

 Kudüs bizim namusumuzdur. Kudüs maneviyatımız, ruhumuzdur. Kudüs ilk kıblemiz, düşürülmemesi gereken sancağımızdır?

Kudüs değince akan sular durur. Üç büyük din için de çok önemli olan Kudüs neden tahrip ediliyor? Neden bu coğrafyada kan durmuyor? Bütün dinlerin öğretilerinde saygı sevgi olasına rağmen insanları bu kadar kör eden ne?

Kudüs üç büyük din içinde kutsal değerler içermektedir. Bu sebeple boş sıradan bir şehir değildir. Takdir edersiniz ki boş bir dükkâna hırsız dahi girmez ama mücevherle dolu bir dükkâna girerler. Yani Kudüs büyük değerlere, tarihe sahip bir şehir olması hasebiyle çok önemli ve değerlidir.

Kudüs´ü paylaşılamaz yapan şey birçok inancın kutsalına mekân teşkil etmiş olmasıdır. Yani tevhit dinlerinin hepsine önemli bir merkezi olmuştur. İslamiyet de Peygamber efendimiz Hz. Muhammed için (s.a.s) miraç basamağı olmuştur. Hıristiyanlıkta Hz. İsa´nın hayatının önemli bir bölümü ve ilk tebliğ dönemi Kudüs de geçmiştir. Kudüs yakınlarında Beytüllahim de dünyaya gelmiştir. Yine Museviliğe bakacak olursak Hz. Davut Peygamberin 3000 sene evvel fetih ettiği şehir, Yahudi dünyasının da özellikle çok önem verdiği büyük mabedin Hz. Süleyman mabedinin yapıldığı şehirdir. Sadece bahsettiğim kısa bilgiler bile her din için ayrı ayrı olmak üzere yazılacak ciltler dolusu kitaplık ve konuşacak çok kapsamlı ve değerli konulardır. Bunların hepsini yan yana getirdiğiniz zaman o dinin temsilcileri de diyorlar ki Kudüs bizim olmalı bizim yönetimimizde olmalı ya da bizim egemenliğimizde olmalı. Bu coğrafyada kavgaların sebebi aslında paylaşılamaz olmasıdır.

Dünyayı her dönem rahatsız eden, varlıkları dahi huzursuzluk kaynağı olan bir millet var ki; kandan beslenerek huzursuzluk çıkarmaktan hoşlanan ve yıllardır da Filistinli Müslümanların topraklarını işgal ederek sözüm ona Kudüs´ü başkent ilan eden İsrail ve bu durumu ilk tanıyan devlet olan  Amerika her dönem yaptıklarını yenileyerek orta doğuda yeni bir huzursuz çıkarmanın yollarını aramaktadırlar.

Millet olarak bizim kanayan yaramız, özlemimiz, hayalimiz olan şehir Kudüs için maalesef üzülmek yetmemektedir. Mücadele etmek, tepki göstermek tüm Müslümanların görevi olmalıdır. Yaşadığımız coğrafyada ki huzurumuz bizi rehavete düşürmemeli neler yapabileceğimizin hesabı yapılmalıdır. Kudüs´ e olan sevdamız Selahattin Eyyubi´nin sevdası gibi uykularımızı kaçırmalıdır. Özellikle İslam dininin sancaktarlığını yapan bir millet olarak bizim susmamız ihanettir, hainliktir. Müslümanlara ümitsizliğe kapılmak küfürdür. Allah inananlarla beraberdir. Bu iman ve kararlılıkla bölgede ve tüm İslam coğrafyasında her daim huzursuzluk çıkarmak için bahaneler üreten haçlı ordusu / haçlı zihniyeti şunu bilmelidir biz tarih boyunca zahmeti seven bir millet olmuşuzdur.  Oğuz kağan atanın Türklük duasında ? TÜRK´ e zevk ve rahat verme! Bilakis zahmete alıştır! Zahmetle yürekleri, bedenleri demir olsun! Bu sayede onlara yüksek çalışma kudreti verirsin! TÜRK´ ü faal, cevval edersin. TÜRK´ e değişmez bir seciye ver! Zamanla seciyesi değişmesin, sade tekemmülle tadilat görsün!? demiştir.

Rahata alışarak rehavete kapılmadan sağlam bir imanla iç ve dış politikalar belirlenmeli kırmızı çizgilerimizden taviz vermeden bu hadsizliğin karşılığı verilmelidir. Asıl güç ve kudret sahibi olan ALLAHTIR. Ekonomik ve teknolojik olarak güç sahibi olan ülkeler Nemrud ve Sinek vakasını hatırlamalıdırlar;

Nemrud zalim ve kâfirdi. Kendisinin ilah olduğunu iddia ediyordu. Halkının kendisine inanması ve tapması için zulmediyordu. Halk da istediği şekilde kendisine baş eğiyor, onu rab biliyor ve ona tapıyordu.İbrahim Aleyhisselâm Nemrud´un bu fesat düzenini bozdu. Nemrud da İbrahim Aleyhisselâm´a kötülük yapmaktan, ona güç göstermekten geri kalmadı. Ona hakaret etti, çaresiz bırakmak için onunla tartıştı, olmadı ateşe attırdı, ateşin onu yakmadığını görünce, şaşkınlığını yine küfrüyle örtmeye çalıştı. Olmadı, etrafa emirler yağdırdı; İbrahim Aleyhisselâm´ın Rabbi ile savaşmak için ordu topladı. Yüz bin asker toplanmıştı. Askerler ovaları tepeleri tutunca, askerlerini savaş düzenine soktu; büyüklenip gururlanarak: ?İbrahim´in gök tanrısı şimdi bizim gücümüzü görsün bakalım!? dedi. O ara bir melek, insan suretinde Nemrud´a gelerek dedi ki: ?Ey budala! Bu kadar asker toplamaya ne gerek var? İbrahim´in Rabbi, yarattığı en hakir bir mahlûku ile seni de, askerini de helâk eder!? Nemrud buna fena kızdı, ama kibri ve böbürlenmesi artarak devam etti. ?Beni bugün kim yenecekmiş, görelim!? dedi. Ardından Allah sivrisinek ordusuna emretti. Koca ordu öyle bir sivrisinek hücumuna uğradı ki, sivrisinekten göz gözü görmüyordu. Askerin yüzlerine, gözlerine üşüşerek sokmaya başladılar. Ordu perişan oldu. Nemrut kaçıp sarayına saklandı ve kapıları, pencereleri sıkı sıkıya kapattı. Sonsuz kudret sahibi olan Allah, mutlak güç sahibidir. Ye´se kapılmak bize yakışmaz bu sebeple zafer inananların olacaktır.

İnanın ve iman edin! Germişte de bugünde gelecekte de kanımızda aksa bizimdir gözbebeğimiz Mescid-i Aksa?