Orhan DURMUŞ


MADDE Mİ AĞIR MANA MI?


 

Günlük hayatımızda yaşadıklarımız karşısında tek arayışımız değil midir? Mana!

 

Konuştuklarımızın, dinlediklerimizin özü manasını anlamak değil midir?

 

Yaşama gayemizin tamamı bir mana arayışıdır aslında, insanlar ömrünü asıl manaya erişmek için tüketir durur. Yaptıklarımıza bir anlam ve mana yüklerken yaşadıklarımızın karşısında da manasına erişmek arzusunda oluruz. Madde de fiziksel olarak ağırdır ama manada içeriği bakımından ağır hatta daha ağır anlamlar içermektedir. İnsanların birbirlerini anlaması birbirlerine değer vermesi dahi bir mana üzerinedir. Bütün öğretilerimiz aldığımız eğitimler mana üzerinedir.

 

Yaşadıklarımızın içerisinden manayı çıkarırsanız elinizde sıfır kalır? 

 

Bütün bu anlattıklarım sosyal ilişkilerimiz içerisinde manasız yaşanmaması hususundadır. İnsanların yaşadıkları bütün psikolojik sıkıntılar yaşananlar karşısında manası eksik kalmasından dolayıdır. Mana, pişen yemeğin tadıdır. Manasız yaşam tadı tuzu olmayan yemek gibidir. Dini yaşantımızın bütün öğretileri de mana üzerinedir. Mana insanların insan olması için gerekli olan ham maddedir. İnsanlar neden yaratılmıştır? Varlığımızın sebebi nedir? Gibi sorular hep mana arayışıdır.

 

Bu kadar anlamsızlıklar içerisinde ne kadar da çok manadan bahsettik değil mi? Hiç düşündünüz mü neden bilim adamları araştırma yaparken maddenin özüne inerler diye? İşte tabi ki; manasını anlamak onu çözmek için? Yani manasına varılamayan bir hayat içinden çıkılmaz anlamsızlıklara sürükler insanları? Neden çalışıyoruz? Neden para kazanmak zorundayız? Bunlara bir anlam yüklediğiniz vakit nasıl bazı taşları yerine oturuyor ve gerekli görüyorsanız yaşamın büyün soru işaretlerine anlam yükleye bilmeli bu anlamlar karşısında manaya erişebilmek için çaba sarf etmeliyiz.

 

Velhâsıl madde de ağırdır ama mana kadar değil...