Orhan DURMUŞ


SAVAŞ SANATI


 

Her savaş bir barışa, her barış başka bir savaşa gebedir. İnsan dünyaya geldiği andan itibaren bir savaş içerisindedir. Hayatla mücadelesi de bir anlamıyla savaştır. 

Savaş denince hepimizin aklına bombaların, silahların patladığı bir sahne gelir. Fakat silahsız yürütülen savaşlarda vardır ki belki de en etkili savaş yöntemleri bunlardır. Psikolojik savaş, ekonomik savaş, siyasi savaş, kültürel savaş, inanç savaşları, iç savaş, dış savaş vb. aslında ?savaş? kelimesi daha çok iki devlet arasında ekonomik ve siyasal anlaşmazlıklar vb. nedeniyle, siyasal ilişkilerini keserek, birbirlerine karşı ordularıyla giriştikleri silahlı eylemdir.

Teknolojinin gelişmesiyle beraber birçok teknolojik kitle imha silahları yapıldı. Bence patlayıcı, ateşleyici silahlardan daha tehlikeli bir silah var. Oda sosyal medya, oyunlar, yazılımlar, uygulamalar vb. artık firmalar yazılım mühendislerine daha çok yatırım yapıyorlar. Birçok zararlı uygulama ve yazılımlar toplumlara şirin, eğlenceli göstererek daha çok kullanıcı kitlesi sağlayarak basit kimseyi rahatsız etmeden kolay istihbarat sağlamakla birlikte kültürel değerleri etkileyici görsel içerikle toplumları kitleleri edata hipnoz etmektedir. Toplumsal bağ, aile içi iletişimde bozulmalar şimdilerde sosyal medya bağımlılığı şeklinde isimlendirilen durum sebebiyledir. Teknoloji sayesinde artık hiçbir ülke birbirine uzak değil tüm ülkeler birbirine bir ?tık? kadar uzaklıkta. Aslında kastım sızı bir çıkmaza sürüklemek değil uyanık tutmaya çalışmak amacım. Televizyonun yeni yeni moda olduğu dönemlerde televizyon bir kültür göstergesi, zenginlik göstergesi olmaya başladı ve her evde en değerli köşeler TV´ler için ayrıldı. Haberleri dinlemek için, film, dizi izlemek için misafirlik yapılmaya başlandı. Kırsal kesimlerde TV şeytan kutusu, büyülü kutu ifadeleri ile (büyüklerimiz tarafından) anıldı. Aslında büyük imkân ve kolaylık anında gelişmelerden haberdar olmak bunu görsel olarak aynı zamanlı görmek gerçekten bir devrim niteliğinde. İnsan beyni görsel verilerden daha çok etkilenmesi sebebiyle görsel verilerin doğruluğuna daha çok inanır. İşte burada savaş başlamış oluyor. Televizyonun icat edilmesinden sonra bilim adamları bir şey fark ettiler. Dünyayı ayağımıza getiren bu ?kutular? artık bütün evlerde karşısında kitlenmiş şekilde bekleyen milyarlarda insan? reklamlar, tanıtımlar yapılmaya artık toplumları aynı düşünmeye ya da bir şekilde yönlendirilebildiği fark edildi. Sonrasında da önü alınamayacak bir hızda gelişerek insan algılarına hükmetmeye başladılar. Bu durum artık masum görünen bazı icatlarında etkili bir silah olduğunu göstermektedir.

Yapılan bütün savaşlarda kazanmak için her zaman tanka tüfeğe ihtiyaç yoktur. Bazen bir savaşı taktik kazanır, bazen fikir yani siyaset kazanır. Savaşın sonucunu ordu sayısı değiştirmez. Hatta bazen savaşı kaybetmiş olmak milli benliğin gelişmesinde ve toplumsal bağların güçlenmesinde faydalı olduğu bile söylenebilir.

Şanlı tarihimizde Osmanlı Devleti´nin katıldığı savaşlarda önce gönülleri fetih ettiğini bir gönlü kırmanın en büyük zayiat olduğunu bizlere öğretmedi mi? Osmanlı Devleti ayrıca katıldığı savaşlarda asla girdiği ülkeleri savaşın sonucu daha belli değilken hanlar hamamlar yapmaya başlamış, bunu yaparak kazanacaklarına olan inançlarını ve bir bölgenin onarılarak fetih edildiğini diğer dünya ülkelerine göstermiştir. Bu anlamıyla da ?savaş sanatını? en iyi bilen millet olmanın onurunu her zaman taşımalıyız. Hangi iş olursa olsun eğer güzel özel yapılıyorsa o sanat olarak adlandırıldığından, millet olarak önemli sanatlarımız arasında savaş sanatı da yer almaktadır.

Sonuç olarak toplumların savaşmasına sebep olan yine bir başka toplum. Demem o ki; insanların en büyük savaşı kendi nefisleri ile yaptıkları savaştır. Nefislerimize yenilmemiz sebebiyle kitleler birbiri ile sürekli savaşmak zorunda kalmaktalar. Kazanmamız gereken en büyük savaş nefsimi ile yaptığımız savaştır. Onu kazanan dünyayı fetih etmiş olur?

 

 

 

SAVAŞ SANATI

Her savaş bir barışa, her barış başka bir savaşa gebedir. İnsan dünyaya geldiği andan itibaren bir savaş içerisindedir. Hayatla mücadelesi de bir anlamıyla savaştır. 

Savaş denince hepimizin aklına bombaların, silahların patladığı bir sahne gelir. Fakat silahsız yürütülen savaşlarda vardır ki belki de en etkili savaş yöntemleri bunlardır. Psikolojik savaş, ekonomik savaş, siyasi savaş, kültürel savaş, inanç savaşları, iç savaş, dış savaş vb. aslında ?savaş? kelimesi daha çok iki devlet arasında ekonomik ve siyasal anlaşmazlıklar vb. nedeniyle, siyasal ilişkilerini keserek, birbirlerine karşı ordularıyla giriştikleri silahlı eylemdir.

Teknolojinin gelişmesiyle beraber birçok teknolojik kitle imha silahları yapıldı. Bence patlayıcı, ateşleyici silahlardan daha tehlikeli bir silah var. Oda sosyal medya, oyunlar, yazılımlar, uygulamalar vb. artık firmalar yazılım mühendislerine daha çok yatırım yapıyorlar. Birçok zararlı uygulama ve yazılımlar toplumlara şirin, eğlenceli göstererek daha çok kullanıcı kitlesi sağlayarak basit kimseyi rahatsız etmeden kolay istihbarat sağlamakla birlikte kültürel değerleri etkileyici görsel içerikle toplumları kitleleri edata hipnoz etmektedir. Toplumsal bağ, aile içi iletişimde bozulmalar şimdilerde sosyal medya bağımlılığı şeklinde isimlendirilen durum sebebiyledir. Teknoloji sayesinde artık hiçbir ülke birbirine uzak değil tüm ülkeler birbirine bir ?tık? kadar uzaklıkta. Aslında kastım sızı bir çıkmaza sürüklemek değil uyanık tutmaya çalışmak amacım. Televizyonun yeni yeni moda olduğu dönemlerde televizyon bir kültür göstergesi, zenginlik göstergesi olmaya başladı ve her evde en değerli köşeler TV´ler için ayrıldı. Haberleri dinlemek için, film, dizi izlemek için misafirlik yapılmaya başlandı. Kırsal kesimlerde TV şeytan kutusu, büyülü kutu ifadeleri ile (büyüklerimiz tarafından) anıldı. Aslında büyük imkân ve kolaylık anında gelişmelerden haberdar olmak bunu görsel olarak aynı zamanlı görmek gerçekten bir devrim niteliğinde. İnsan beyni görsel verilerden daha çok etkilenmesi sebebiyle görsel verilerin doğruluğuna daha çok inanır. İşte burada savaş başlamış oluyor. Televizyonun icat edilmesinden sonra bilim adamları bir şey fark ettiler. Dünyayı ayağımıza getiren bu ?kutular? artık bütün evlerde karşısında kitlenmiş şekilde bekleyen milyarlarda insan? reklamlar, tanıtımlar yapılmaya artık toplumları aynı düşünmeye ya da bir şekilde yönlendirilebildiği fark edildi. Sonrasında da önü alınamayacak bir hızda gelişerek insan algılarına hükmetmeye başladılar. Bu durum artık masum görünen bazı icatlarında etkili bir silah olduğunu göstermektedir.

Yapılan bütün savaşlarda kazanmak için her zaman tanka tüfeğe ihtiyaç yoktur. Bazen bir savaşı taktik kazanır, bazen fikir yani siyaset kazanır. Savaşın sonucunu ordu sayısı değiştirmez. Hatta bazen savaşı kaybetmiş olmak milli benliğin gelişmesinde ve toplumsal bağların güçlenmesinde faydalı olduğu bile söylenebilir.

Şanlı tarihimizde Osmanlı Devleti´nin katıldığı savaşlarda önce gönülleri fetih ettiğini bir gönlü kırmanın en büyük zayiat olduğunu bizlere öğretmedi mi? Osmanlı Devleti ayrıca katıldığı savaşlarda asla girdiği ülkeleri savaşın sonucu daha belli değilken hanlar hamamlar yapmaya başlamış, bunu yaparak kazanacaklarına olan inançlarını ve bir bölgenin onarılarak fetih edildiğini diğer dünya ülkelerine göstermiştir. Bu anlamıyla da ?savaş sanatını? en iyi bilen millet olmanın onurunu her zaman taşımalıyız. Hangi iş olursa olsun eğer güzel özel yapılıyorsa o sanat olarak adlandırıldığından, millet olarak önemli sanatlarımız arasında savaş sanatı da yer almaktadır.

Sonuç olarak toplumların savaşmasına sebep olan yine bir başka toplum. Demem o ki; insanların en büyük savaşı kendi nefisleri ile yaptıkları savaştır. Nefislerimize yenilmemiz sebebiyle kitleler birbiri ile sürekli savaşmak zorunda kalmaktalar. Kazanmamız gereken en büyük savaş nefsimi ile yaptığımız savaştır. Onu kazanan dünyayı fetih etmiş olur?