Orhan DURMUŞ


TÜRK SANATLARINDA KOZMOLOJİ ÜSLUBU



Türk sanatını başlangıcından günümüze kadar en geniş ve derinden etkileyen üsluptur. Türk kozmolojisi de denilmektedir. Bu üslup, kâinattaki bütün oluşum ve gelişmelerin gök ve yer arasında cereyan ettiğine inanır. Bu kozmoloji inancı Türk sanatının her dalında etkisi olmuştur. Küçük el sanatlarından mimariye, edebiyattan müziğe uygulanma imkânı bulmuş, bozkır yaşamının uçsuz bucaksız coğrafyasında ilk temellerini atmıştır. Tabiatla iç içe bir yaşamın etkileri uzun gecelerde gökyüzü ve gökle ilgili her şey hemen bütün toplumlarda olduğu gibi Türk toplumunda da korku ile karışık ilgi ve alakanın odak noktası olmuştur.
İlkel toplumlarda nedeni açıklanamayan tabiat olayları, her zaman önemli yer tutmuştur. Güneşin doğuşu-batışı, yağmur, fırtına, depremler, gece ay ve yıldızlar akarsular, ulu ağaçlar, kutlu dağlar ve yıldırım korku ile beraber saygı ve alakayı beraberinde getirmiştir. Kendisi ile yaşamı arasında bir bağlantı kurma ihtiyacı hissetmiştir. İşte bu irtibat, en erken çağlardan itibaren doğum, yaşam ve ölümle ilgili en derin inanışların oluşmasına neden olmuştur. Bu inançlar çerçevesinde yaşanılan çevrede görülen ve tabii olaylar içerisinde cereyan eden bazı olaylar bile göksel ve öteki dünya ile ilişkilendirilirmiştir.
Bunlar içerisinde ulu ağaç kavramı ve bunun göğün direği olması ırmakların cennetten yani gökten besleniyor olması, hakanların veya hakan eşlerinin gök kaynaklı ışıklardan türemesi, Tengri´nin gökte olması inancı ile alakalıdır.
İranlılar, iki ilkeyi birbirine düşman ve birini iyilik, diğerini kötülük simgesi sayıyordu. Zerdüşt ve Mani dinlerinde, ışık iyilik simgesi, karanlık ise kötülük simgesiydi. Çinliler ve Türkler ise bu iki ilkeye ahlaki bir anlam vermiyordu. Bu sebepten Mani rahipleri, Türklerin "cahillerine´´ şöyle bir sitemde bulunuyorlardı: Bunlar, iyi ve kötü, göksel ve aşağı ruhlar arasında fark gözetmeden bütün ruhani varlıklara tapıyorlar. 14 Gerçekte, evrenselci dikotomi denen evrensel iki ilke düşüncesi, doğanın her yönünü kutsal biliyor ve doğa güçleriyle uyum içinde yaşamak ve bu güçlerin feut´unu kazanmakla iyilik haline varılacağını sanıyordu. Km´un belirmesi ve verdiği ödül ise başarıydı. 15 Evrenselcilik Taoizm yönüyle, kutsal sayılan kâinatın genel ruhu kavramında, "bir tözlüg bolmak´16 (panteizm, vahdet-i vûcud) düşüncesine yakın bulunuyordu. Gök ve yer-su dikotomisinin Türkler tarafından ne şekilde düşünüldüğünü ve bu iki ilkenin çeşitli oluşumlarını bir Türkçe metin anlatmaktadır. Söz konusu metin belki IX. yüzyıldan olup kısmen Çinceden çevrilmişti. Bu bir Budizm metni olmakla beraber, aktaracağımız kısım Burkan {Buda] dini kozmolojisiyle ilgili değildi.
8 ve 9. yy. Sibirya da bir Türk mezarında bulunmuş çift başlı Kulaklı Kurt-Ejder bulunan bronz levha. Hayat Ağacı ile birlikte görülmesi de İkonografik açıdan çok anlamlı. Mitolojilerde Ejderha ya da yılanlar Hayat Ağacı ya da Hayat Suyunu beklerler.
Türk Kaya Resimlerinden . Saymalıtaş. Boynuzlu başlık takmış bir şaman, elinde ok ve yay tutar. Kazınmış ve "Karanlık" bir etki verilmiş olan disk Güneş diskidir. Altındaki iki çizgi gökyüzündeki "Uçan" cisimleri ifade etmak için kullanılır. Eski Türk kozmoloji düşüncesinde Güneş tutulmasında, Güneşin Kurt ya da Ejderha yani Yelbegen tarafından yendiği düşünülürdü. Bu yüzden Güneşi "Kurtarmak" için Gökyüzüne ok atılırdı. Günümüzde Ok değil ama silah sıkılır. Ya da Gürültü yapılır ki Kurt-Ejder korksun ve Güneşi bıraksın. Geçmişteki Mitolojik bağlamı unutulsa da bu gelenekler hala sürer.
İslami dönemde de kozmoloji üslubu devamlılığını korumuştur. Gerek mezar taşlarında gerek cami mimarisinde karşımıza çıkmaktadır.