Orhan DURMUŞ


TÜRKLER´DE AT KÜLTÜRÜ 2


Bir önceki yazımda Türklerde at kültürünün detaylarını anlatmaya çalışmıştım. Şimdi arayı soğutmadan atların çoğu kişinin bilmediği bazı özelliklerini sizlerle paylaşmak istiyorum.

 

Türkler için sembol olmuş bütün hayvanlar hep ilgimi ve dikkatimi çekmiştir. Bütün milletler kendini ifade ettiğini düşündüğü hayvanın bazı özelliklerinden dolayı sembol olarak kullanmış ve değer vermiştir. Sembol olarak kullandıkları hayvanın gücü, yetenekleri o milletin gücü ve yeteneklerini ifade ettiği için sembolleşmiştir. Bu sembolleşen hayvanlar genelde; aslan, kaplan, kartal, at, bozkurt, dağ keçisi, ayı v.b. efsanevi olarak kartal başlı griffon, anka kuşu v.b. bu hayvanların özellikleri arasında asil olmaları, güçlü olmaları, özgür olmalarından dolayı sembolleşmiş bayraklarımızda, anıtlarımızda, mimarilerimizde bu hayvanlara yer verilmiştir.

 

Çocukluğumuzda uzun bir çubuğu at yapıp koşturmamız, birisi bize aslan dediğinde övünmemiz, kurt gibi kendi işimizi kendimiz görmemiz bundandır.

 

Sembollerimizden biri olan at, tarihimiz açısından yeri ve öneminden bahsetmiştik. Bir milletin tarihini etkilemiş, tarih yazmasına sebep olmuş bu hayvanın özelliklerinden ve sahibi ile olan ilişkisinden bahsetmeden önce bir atın doğada serbest bir şekilde koştuğunu, yelesinin savruluşunu, yanınızdan geçerken atın nal vuruşunu, her adımında oluşan o ritmik sesi, güçlü nefes alışverişini, bunların yanında sergilediği figürlerin estetikliğini hayal etmenizi istiyorum. Bu bir tesadüf olamaz. Dünya üzerinde hobisi ilgisi ne olursa olsun bir atın serbest bir şekilde doğal hareketlerinden etkilenmeyen bir insan dahi yoktur. Hayır hayır abarttığımı düşünmüyorum. Atın doğasında var olan o asil ruh karşısında etkilenmemek mümkün değil.

 

Bu özel hayvanlar bazı özellikleri bakımından tür ve sınıflara ayrılmıştır. Atların algı genişliği yaklaşık 5 km2 dir. Yani 5 km2 lik bir alanda duyar ve hissederler. Duygusal hayvanlardır. Hisleri çok güçlüdür. Sahipleri ile kurdukları duygusal bağ sayesinde sahibine benzer sahibi de onu benimser huyunu suyunu ona göre bilir. O yüzden ?at sahibine göre kişner? denmiştir. Koşması için sert darbelere yani kamçılanmasına gerek yoktur. Yaratılışında karın bölgesinde yani binicisinin topuklarının denk geldiği kaburgalarına yakın bölgede hareket sinirleri vardır. O bölgenin binicisi tarafından uyarılması yeterli olacaktır. Çoğu hayvan gibi sahibini kokusundan tanır. Ancak at diğer hayvanlardan farklı olarak sahibinin nefesinden ve güçlü hisleri sayesinde sahibini çok iyi analiz eder ve tanır. Bazen sahibinin komut vermesine gerek kalmaz düşünmesi atın algılaması için yeterli olacaktır. Hayır, hala abartmıyorum. Sahibinin düşüncelerini okuyabilecek kadar algısı ve hisleri güçlüdür. Atlar Peygamber Efendimiz(s.a.v.) tarafından da övülmüş bereketli hayvanlardır.  İbn Ömer (r.a.)´ın rivayetine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Atlar öyle hayvanlardır ki, kıyamete kadar alınlarında hayır vardır."buyurmuştur. O yüzden rüyada at görenlere ?at murattır? denmez mi?

Atlar ayakta uyurlar. Rahatsız olduklarında kısa süreli yere yatarlar. Bedenleri ağır olduğundan uzun süreli yerde yatamazlar rahat nefes almaları için ayakla olmaları gerekir. Ayağı kırılan atın vurulması da bu sebepledir. Atın ayağı kırıldığında iyileşmemesinin sebebi uzun süre yerde yatamadıklarındandır. Bir köpek üçayağı üzerine uzun süre durabilir ancak at üçayağı üzerine de duramadığından kırık olan ayağı iyileşemez. Uzun süre acı çekmemesi için ayağı kırılan at öldürülür. Ancak gelişen teknoloji sayesinde atın kırık ayağının tedavisi yapılabilmekte, atın ayakta duracak şekilde askıya alınarak tedavi edilebilmektedir. Fakat kırsal kesimlerde bu imkân olmadığından ayağı kırılan atın öldürülmesi devam etmektedir.

 

Bu güzel hayvanın şimdilerde yarıştırılarak kumar belasına hizmet ettirilmesini eleştiriyorum. Kumar ve hayvanların maharetlerinden yararlanarak bahis konusu olmadan spor olarak yapılması gerektiği düşüncesindeyim.Cirit sporu, binicilik alanıyla alakalı tüm sporların en az futbol kadar ilginin artırılması gerektiğini düşünüyorum.