Orhan DURMUŞ


ÜRETMEK NE DEMEK?


İnsanların, toplumun yaşaması ve gelişmesi için zorunlu olan nesneleri elde etmek ereğiyle doğal çevrelerini değiştirme etkinlikleri ve süreci. Tanım olarak üretim bu demektir. Ancak herkesin aklına üretim derken sanayileşme, ticaret, ekonomi tarzında fiiller akla gelmektedir.

 

Üretmek sadece ekonomik ve ticari anlamda bir artı kazanım hissettirmektedir. Doğrudur da üretim topluma sosyal ve kültürel olarak bile fayda sağlamaktadır. Üretim, üretkenlik kendine ve topluma fayda sağlamaktır. Sadece fiziki olarak düşünmemek gerekir. Fikir üretmek dahi üretim sayılmalıdır. Hayal kurmak fikir oluşmasına yardımcı olur ve bence fikirlerimizi tıpkı günlük tutar gibi yazmalı ve bu üretkenliğimizi kaydetmeliyiz.

 

Üretmek kısaca fayda saplamaktır. İnsanoğlu dünyaya tüketmek için gelmiştir ama aklı sayesinde tükettiğinin yerine koymayı öğrenmiş ve yaşamını buna göre yürütmeyi başarır. Ekonomik acıdan zayıf ve yetersiz olan toplumlar dışa bağımlı kendi içinde üretemeyen tüketim toplumları ekonomik açıdan da zayıf ve yetersiz olacaklardır. Üretim toplumun en küçük yapı taşı olan ailede başlamalıdır. Üretmek için illa fabrika sahibi olmanıza gerek yok, aileye fayda sağlamak üremek demektir aslında? gereksiz harcamalardan kurtulmak, çevrenizi temiz tutmak, aile bütçesine katkı sağlamak bunların hepsi birer üretimdir. Hayata bu şekilde bakmak gerekmektedir. Faydasız ve boş yaşamak demek sadece tüketime yönelik yaşamak demektir ki; sadece tüketen kişiler ve toplumlar yaşamını sağlıklı sürdüremezler.

 

Ülkemizde üretmeyen toplumlar arasında, sadece tüketen tükettiğinin karşılığını dahi tam anlamıyla üretemeyen toplumlar arasında bu sebeple dışa bağımlı yaşamamız sosyal ve ekonomik olarak bizleri etkilemektedir. Coğrafi konumumuz itibariyle tarım ve hayvancılığa elverişli olan topraklarımızda neredeyse birçok tarım ürününü dışarıdan dada ?ucuza? temin ederek bağımlılığımız devam etmektedir. Bazı ülkeler yaptıkları doğru yatırımlarla sınırlı alanda en yüksek verimi sağlayarak üretim kapasitelerini artırmakta kendine ve ithalata yeterli mahsul elde etmekteyken bizler bir bakıma sınırsız imkanlarla en az kapasitede üretim yapıyoruz. Anadolu coğrafyasında Türkleri üretimden uzaklaştıran birçok sebep vardır. Fakat benim sosyal olarak bir tespitim var; kırsal kesimlerde köylerde yaşayan insanlarımız üreterek hayatlarını idame ettirmektedirler ancak nasıl ve ne şekilde çocuklarımız etkilendilerse artık çocuklarımız köy işlerini (hayvancılık, v.b.) bir angarya olarak görmeye, toplum tarafından ayıp veya utanç verici bir durum gibi gördüklerinden anne ve babalarından sonra bu işlere bakmamakta ve ilgilenmemektedirler. Şehirde yaşamanın daha rahat ve konforlu olacağı düşüncesiyle çoğu değerlerimiz gibi üretmeyi de öteledik. Marketten alışveriş yapmanın bir mutluluk ve sonu yokmuş gibi bir düşüncenin yanılgısı maalesef gençlerimizi yanlış etkilemektedir. Köyde yaşayan kızlarımız kız isteme merasimlerinde ben şehirde yaşamak istiyorum şeklinde şartlar öne sürerek mutluluğun ve en önemlisi rahatlığın peşine düşmektedirler. Konuştuğum herkes üretimin şart olduğunu biliyor ama nasıl bir durum henüz çözemedim herkes memur olup ?yan gelip yatmanın? derdinde? kaldı ki biz Müslümanlara az çalış çok para kazan mantığını kim aşıladıysa gençlerimiz doğru dürüst çalışmanın derdinde olmayıp tanıdık aracılığı ile torpille bir şekilde rahat iş çok para düşünmektedirler.

 

            Üretmek her anlamıyla çalışmak emek vermekle gerçekleşmektedir. Üretmek, kendine ailene, çevrene fayda sağlamak demektir. Tembellik bir hastalıktır. Tembel insanlar üretemezler?